KORKARIM,tutarsızlığı nedeni ile 1 Mart tezkeresinde ABD'ye önce ‘‘gel gel!’’ çekip sonra ‘‘nanik!’’ yapan 58. Hükümet'ten sonra şimdi de Kıbrıs meselesinde ‘‘gel gel!’’ yapıp, ardından ‘‘nanik!’’ yapmak zorunda kalacak 59. Hükümet'i de tatsız bir akıbet bekleyecektir.
Üstelik bu akıbet daha beterdir. Statükonun Hükümet'i ham yapmak için en ciddi hazırlıklarla pusuya yattığı bir ortamda Erdoğan, tüm ülkelerin güvenini (hem ABD, hem BM, hem AB) kaybederse, Denktaş ve yoldaşlarının hedeflediği şekilde mefta olacak, Türkiye yeniden çapsızların ufku ile sınırlı bir döneme girecektir.
Erdoğan her şeyden önce Kıbrıs meselesi çerçevesinde hedefteki ilk adamın bizzat kendisi olduğunu fark etmeli, gün geldiğinde gemisini kimlerin terk edebileceği hesabını doğru yapmalıdır.
* * *
Açık yazmak gerekir; şahsi kanımca Abdullah Gül son dönemin en fazla zikzak çizen politikacısıdır. Kör inadı analiz yapma becerisi zanneden Korucuları ve adı sanı sadece Gül tarafından bilinen akademisyenler ile ulaşılan dış politika hep yanlışa kulp bulma yarışıdır.
* * *
Bakın hükümet Kıbrıs meselesinde nerelerde yalpalıyor:
1) Başbakan'a verilen bilginin tersine Kofi Annan'ın mektubunda yeni hiçbir şey yok.
a) ‘‘Annan 7 Nisan 2003 tarihinde BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu ve oy birliği ile kabul edilen raporun 47 ve 48. paragrafında ne dedi ise 5 Şubat 2004 tarihli mektubunda da onu diyor.’’ (Erdal Güven. Radikal-08.02.2004)
b) Ayrıca, Annan'ın mektubunda kullanacağını ifade ettiği yetkiler ve referandum talebi Davos'ta bizzat Erdoğan'ın kendisine teslim ettiği noktalardır.
* * *
2) Mektupta Türk tarafının itirazlarının yer almamasını yadırgamak, safdillikten öte cehaletin ta kendisi. Rum tarafının itirazları da yok, olamaz da.
* * *
3) Tarihleri Annan değil, Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB üyeliğinin başlayacağı 1 Mayıs tarihi dayatıyor. Biz planı yeni görmedik, plan 14 aydır masada, Denktaş'ın cebinde.
* * *
4) Referandumdan korkmak milletten korkmaktır. Annan Planı'nın son halini beğenmeyen, madem her şeyi millet için yapıyor, millete tüm itiraz gerekçelerini anlatır.
* * *
5) Annan, karşılıklı anlaşamadığımız noktalarda cari maddelerin aynen işleyeceğini söylemiyor. İki tarafı dinleyecek ve nihai kararı verecek. Ayrıca, meramımızı anlatmak için şimdi ABD de devrede. Dünyada tek başımıza olduğumuz bir konuda derdimizi yine de anlatamazsak, milletin oyuna gitmekte ne zarar var?
* * *
6) Başbakan şu üç noktayı da hatırlamak durumundadır:
a) MGK karar makamı değil, danışma makamıdır. Millet yetkiyi kendisine vermiştir.
b) Yerel seçimlerden korkuyorsa çok dar düşünmektedir.
c) Hükümet Mümtaz Soysal'ı istemediğini açıkça ve iki kez ortaya koymuştur.
Eğer, Soysal Denktaş heyetinde yer alırsa, bu basit tercih ‘‘patron kim?’’ sorusuna dünyada anlamlı bir cevap oluşturacaktır.