Cüneyt Ülsever: ‘Hişt! Hişt! Sakin ol’

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Sertab Erener'in bir şarkısı vardır. Şarkıda ‘‘Hişt! Hişt! Sakin ol, sinirlerine hakim ol!’’ sözleri yer alır. Bugünlerde ben bu şarkıyı necip Türk milletinin tüm unsurlarına tavsiye ediyorum.

Şu aralar, sinirlerimiz ne durumda olursa olsun, ülkemizde olupbitenleri büyük bir sükûnetle değerlendirmek zorundayız.

Ben TBMM'yi ‘‘Hoca kasetlerini’’ kamuoyuna sızdıran unsurları araştırması için göreve davet eden yazımı dün, Apo'nun idam kararının verildiği gün, amaçlı yazdım. Zira biliyorum ki diğer sanal krizler gibi ‘‘Fethullah Hoca kasetleri’’ de, kamuoyunda amaçladığı tahribatı, istendiği seviyede olmasa da, gerçekleştirdikten sonra buharlaşacak. Nitekim ‘‘kaset tartışmaları’’ da bıçak yarası gibi yardığı toplumdan, ‘‘Apo'nun idam kararı’’ ile sudan bıçak çeker gibi geri çekildi.

Necip Türk milleti, bu ülkede sizlerin toplumsal hafızanızın olmadığı varsayımı ile hareket edenler var. Nitekim, hanginiz daha bir ay evvel yüreklerinizi hoplatan Merve Kavakçı'nın akıbetini biliyorsunuz? Kavakçı şu anda milletvekili mi, değil mi?

* * *

Apo hakkında hukukun gereği yapıldı ve idam kararı çıktı. Karar başka bir Kürt isyancısı Şeyh Sait'in 74 yıl önce asıldığı aynı güne rast gelmiş!

Bu ülkede tesettürleri ile nerede ise sadece şehit anası olmak hakkı bulunanların daha fazla gözyaşı dökmemesi için, acaba bugünü bazı medya mensuplarının yaptığı gibi ‘‘bayram’’ mı ilan etmeli, yoksa 74 yıl sonra tekrar bir Kürt teröristi üreten sistemi mi sorgulamalı?

Nasıl bir sistemdir ki baştacı ettiğimiz şehit analarımız, aynı giysiler ile birer bilim yuvası olması gereken üniversitelere, eğitimin insan hakları kapsamına alındığı ve İnsan Hakları Beyannamesi'nin 50. yılının kutlandığı yılda giremiyorlar? Ne iştir ki 29 Haziran'ı bayram teklif edenler, Kürt meselesinde ‘‘Niye 75 yıldır ürete ürete tekrar bir terörist ürettik?’’ diye sormuyorlar?

Nasıl oluyor da ‘‘Biz dış baskı falan dinlemeyiz!’’ diye böbürlenenler, Apo'nun başvurması durumunda, Türkiye'nin bizzat altında kendi imzası bulunan uluslararası sözleşmelere göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını beklemek zorunda olduğunu unutuyorlar? Nasıl oluyor da Türkiye'nin aynı mahkemeye 1994 yılında yazılı bir moratoryum vererek 1984'ten beri idam cezasının uygulanmadığını, bundan sonra da uygulanmayacağını taahhüt ettiğini es geçiyorlar?

* * *

Sizler bunları düşünürken bir de rakamlara kulak verin! 1999 bütçesine göre ödediğiniz vergilerin tam tamına % 72.5'i, Hazine'nin borç faizi ödemelerine gidecek. Daha açık konuşalım, ödediğiniz vergiler hiç üretim yapmadan, devlete borç vererek, paraları üzerinden para kazanan rantiye sınıfına aktarılacak. Faiz ödemeleri bütçenin % 37'sini oluştururken maaşlar, günlük harcamalar ve de yatırım için ayrılan toplam pay bütçenin ancak % 0.5'ini (Binde 5) oluşturuyor!

Kasete önce ‘‘Hişşt! Hişt! Sakin ol’’ şarkısını koyun. Arkadan muhakkak ‘‘Bir başkadır benim memleketim’’ şarkısı gelsin.

Haydi şerefe!



Yazarın Tüm Yazıları