DÜNKÜ Hürriyet’te Özdemir İnce Ağabey, bana bir eleştiri yöneltmiş. ("Cüneyt Ülsever’e İtirazım Var"-15.09.07). Yazısının omuriliğini oluşturan cümlesinde diyor ki:
"...Bu girişi yazmama neden olan Cüneyt Ülsever kardeşimiz ise taraf tutmanın Türk aydınının çıkmazı olduğunu yazıyor (Hürriyet, 06.09.07). Bu noktada çok kararlı. Ama taraf tutmadan nasıl aydın olunacak?"
Galiba adı geçen yazıda ben meramımı tam anlatamamışım. Tabii ki fikirlere veya ideolojilere sahip olunur, sahip çıkılır. Örneğin, Özdemir Ağabey’in "laik Cumhuriyet" fikriyatına sahip çıkması, onun aydın sıfatını sadece destekler.
Ama aynı İnce, bu fikriyatı savunan veya savunduğu iddiasında olan bir kuruma/kişiye/örgüte toptan sahip çıkamaz veya tersine aksi fikriyatı savunan kuruma/kişiye/örgüte külliyen karşı çıkamaz/çıkmamalıdır.
Çıkarsa işte o zaman taraf olur.
Aydın da taraf olmaz/olamaz!
Aydın, kendisiyle ortak fikriyata sahip olanları savunmak kadar eksiğini de aramak, ters fikriyata sahip olanların ise eksiğini bulmak kadar haklı oldukları noktaları da teslim etmek zorundadır.
Fikriyat ile ilgili değil ama yaşayan hayat ile ilgili genelleme yapmak, totalojiyi düşünce sistematiği haline getirmek, bir aydına asla yakışmaz.
Hatta aydın, edindiği kanaati fikriyat seviyesine taşıyabilmek için, o kanaati doğrulayan birkaç örnekle yetinmeyecek, aksine kanaatini önce yanlışlamaya çalışacak, eğer bunu beceremezse o zaman edindiği kanaati fikriyat seviyesine taşıyacaktır.
* * *
Güncelden dem vurursak:
Görevi Başbakan verdi diye (zaten başka kim verecekti?) yeni Anayasa taslağını hazırlayan Bilim Heyeti’nin muhakkak şeriata açık bir Anayasa hazırlayacağına/hazırladığına önden hükmetmek o kişiyi taraf yapar, aydın yapmaz.
Aynı taslağı daha AKP kendi içinde tartışmadan "AKP taslağı" olarak ilan etmek de önyargıdan öte kör taraftarlıktır.
Öte yanda, AKP oyların çoğunluğunu (mode) aldığı, en fazla oy AKP’ye çıktığı için bu oyların aritmetik ortalamayı (mean), dolayısıyla merkezi temsil ettiği sonucuna varmak ve dahi "demokrat ve liberal oylar AKP’ye gitti" diye hükme varmak istatistik biliminden zerre kadar nasiplenmemiş, görüşleri yazdığı gazeteye göre şekillenen tarafgir aydın marifetidir.
Çoğunluğun bir görüşe/partiye cevaz vermesi, o görüşün/partinin merkeze kayması kadar çoğunluğun o görüşe (örneğin muhafazakárlık) kayması ile de mümkündür.
Bu akla göre oyçokluğu ile iktidara gelen Hitler de zamanında Almanya’da merkezi temsil etmekteydi!
* * *
Özdemir İnce’nin yazısında bence en hassas cümle ise kanımca şöyle: "...Kim ki Cumhuriyetçilere ’laikçi’der, ya İslamcıdır ya da 2. Cumhuriyetçi! Karar Cüneyt Ülsever’in!"
Özdemir İnce yazımdaki bir ayrıntıyı atlamış: "Ben öbür köyün bağnazlarından..." bahsediyorum. Demek ki, öbür köyün (laiklik hassasiyeti yüksek olanların) hepsinin değil, bazılarının "laikçi" olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde "dinci" paftasını kullanırken de "dini hassasiyeti yüksek" olan herkesi değil aralarındaki bağnazları kastediyorum.
* * *
Adı geçen yazımda açıkça yazmıştım. Ben ne "İslamcı" ne de "2. Cumhuriyetçi"yim!
Aydın olmayı taraf olmakla eşit tutan iki tarafın da aydınlarından rica ediyorum; beni aydın saymasınlar!