Hasan Cemal akıl tutulmasından kurtuluyor (mu?)

BİR zamanlar Hasan Cemal değer verdiğim yazarlar arasında idi. Yazılarında akıl kullanmayı ön plana alır, bilgiye önem verir, dengeyi korumaya çalışırdı.

Haberin Devamı

Bu özellikleri ile duayen yazar olmayı mislisi ile hak ederdi. Rasyonel akıldan büyük çapta yoksun ülkemiz medyasında örnek alınacak nadir yazarlardan birisi idi.

Ancak, son dönemde ne olduysa oldu, bana göre Hasan Cemal akıl tutulmasına tutuldu.

Ondan hiç beklemediğim bir şekilde gözü kapalı, insanı aklen tatmin etmeyen, görüşünü gerekçelendirme sorumluluğunu sırtından pervasızca atmış bir eda içinde Hükümet’i “her şart ve şeriat altında” savunmaya başladı.

Bir TV programında “bazı paşaların darbeci olduklarının aşikâr olduğunu, paşaların suçsuz olduklarını kendilerinin ispat etmeleri gerektiğini” ima edecek bir cümle kurunca (“suçsuzuz diyecek halleri yok ya!”-mealen-CÜ) ben Hasan Cemal’in akıl tutulması hastalığından yüksek derecede mustarip olduğuna kanaat getirdim.

Haberin Devamı

Ancak, benim gözümde Hasan Cemal ne sirk maymunu çaylaklarla, ne gözü doymaz açgözlerle, ne iktidarda darbeli-darbesiz kim olursa olsun onları evinde ağırlamayı veya Başbakan’ın uçağına binmeyi hüner sayan yandaşlarla bir tutulamazdı. Onun üç-beş kuruş uğruna kalemini satacaklar sınıfında olmadığına da kalıbımı basarım.

Benim gözümde Hasan Cemal akıl tutulması geçiriyordu. Hele hele yıllarını verdiği Kürt meselesinde “Açılım” onu can evinden vurmuştu. Öyle ki açılımı “Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür” saflığında savunacak kadar bu konuda duygusal hale gelmişti.

“Artık analar ağlamasın” retoriği yıllarca rasyonel aklı kullanan bir kişiyi bile “Nasıl?” sorusunu sordurmayacak kadar içine çekiyordu.

* * *

Ancak, Hasan Cemal’in “Açılım konusunda Erdoğan doğru yolda mı (4)” (Milliyet-16.01.10) başlıklı yazısı bende “Galiba Cemal nekahet dönemine girdi” dedirten bir duygu yarattı. Onun adına sevindim. Hasan Cemal bu yazısında “açılım”ın uluslararası boyutunu irdeliyor, Kuzey Irak’ı bir hamiye teslim etmek isteyen ABD’nin PKK’yı nasıl gözden çıkardığını anlatıyor.

“Amerika, Avrupa, Irak, Kuzey Irak Kürt yönetimi hemen hepsi derece derece ‘bu gerçeğin’ farkındalar. Ankara’ya diyorlar ki: ‘PKK’ya karşı seni destekliyoruz ama sen de bir şeyler yap ki, dağdan iniş yolu açılsın!’ İşte, mesele geliyor, o ‘bir şeylerde’ düğümleniyor. Bu düğümü de Kürtlerle ilgili bazı haklar ve af konusu oluşturuyor. Evet, dış konjonktür müsait ama bunun sınırları var. Bir Amerika’nın, bir Kürt yönetiminin elde silah PKK’ya karşı Kandil’de operasyon yapmalarına ilişkin bazı beklentiler bana gerçekçi gelmiyor.” (ibid)

Haberin Devamı

Hasan Cemal’in yukarıda alıntı yaptığım satırlarına imza atarım. Benim “Kuzey Irak Açılımı” adını taktığım “Kürt Açılımı”na yaklaşımım başından beri bu minvalde. Yazılarım arşivde.

* * *

Ancak zaten mesele Cemal’in yukarıdaki satırlarında kilitleniyor. Evet düğümü Kürtlerle ilgili “bazı haklar” ve “af konusu” oluşturuyor. Madem Hükümet “Analar artık ağlamasın” sloganına sığındı, bunun yolu Cemal’in gösterdiği yoldan geçer!

Ancak bunu becermek de mangal gibi yürek ister!

Benim baştan beri savunduğum Hükümet’te bu yüreğin olmadığıdır.

Hasan Cemal de adı geçen yazısında yakın düşünüyor.

 “Ankara eğer dış konjonktüre fazla bel bağlarsa, hayal kırıklığına uğrayabilir, bu hiç de yabana atılmayacak bir ihtimaldir.”

Haberin Devamı

 Ama Hasan Abi yine de Hükümet’e kıyamıyor:

“Dağda silah seslerinin sustuğu bir sükûnet ortamında, zamanı torbaya sokmadan, tartışa tartışa, sabır ve kararlılıkla yürüyelim ‘demokratik açılım’ yollarında bir süre daha...

Kan ve gözyaşından daha iyi değil mi böylesi?..” (ibid)

Bu duygusallık da onun ağabeylik hakkı!

 

Yazarın Tüm Yazıları