TÜRBAN tartışmaları çerçevesinde güme gidiyor ama sözüm ona özerk bir kurum olan Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) yeni yönetim seçecek genel kurul öncesi adayın atanmasında(!) yaşanan garabetle demokrasiye bir başka darbe vurulmaktadır.
Türkiye, hukuk devletine yönelik adımlar atmak üzere bir sürü kurumunu özerk hale getirmiştir. Ama ne var ki AKP’nin demokrasi anlayışı, özerk kurumların yönetimini tayin etmek için özel gayret göstermekten katiyen imtina etmemektedir.
Daha geçenlerde İstanbul’a taşınması için verdiği fetvayla Merkez Bankası’nın özerkliğini ayaklar altına bizzat Başbakan almıştır. Cumhurbaşkanı, YÖK’ün başına öyle bir memur atamıştır ki memur azarlandığı zaman bile suspus kalmakta, aldığı buyruk çerçevesinde özgürlük getireceği üniversitelerde, Üniversitelerarası Kurul karar almasın diye saçını süpürge etmekten geri kalmamaktadır.
Başbakan geçen dönem TFF Başkanı Haluk Ulusoy’u yıkmak için büyük gayret göstermiş, ama ataklarında hep geri püskürtülmüştür.
Şimdi ise yeni bir atakla biatinden şüphe duymayacağı bir kişiyi, "istemem yan cebime koyun!" metoduyla başkan yapma sevdası içindedir.
* * *
Ne oldu? Yenilenen kanun çerçevesinde TFF Başkanı ve yönetim kurulunu seçmek üzere 14-15 Şubat’ta Genel Kurul yapılacak.
Seçim öncesi bağımsız aday olarak sadece Ayhan Bermek ortaya çıktı. Habire demokrasiden ve şeffaflıktan bahsetti, kimseyle pazarlığa girmedi.
Geçen hafta Süper Lig takımlarından oluşan ve bu takımların çıkarlarını korumak üzere kurulmuş olan Kulüpler Birliği Vakfı aniden toplandı ve oybirliği ile Başbakan’ın yakın arkadaşı Hasan Doğan’ı TFF Başkanı olması için ikna etme kararı aldı!
Bu kulüpler bugüne dek hiçbir konuda oybirliği ile karar almamışlardı ve bundan sonra da illa kolayına alamayacaklardır.
* * *
Neden böyle olmuştu? Bu kulüplerin vergi, stopaj vb. devlete büyük borçları var, aralarında bazı kulüp başkanları da işadamı olarak devlete oldukça borçlular.
Başkanların kulağına kar suyu kaçırıldı ve Başbakan’a yardımcı olmaları istendi.
Yardım etmek veya etmemek de tamamen serbest iradelerine bırakıldı!
Başkanlar toplandılar ve birer müdebbir işadamı olarak Başbakan’a yardımcı olmaya karar verdiler. Akıllarına da hemen Başbakan’ın yakın arkadaşı Hasan Doğan geldi.
Malum, Hasan Doğan Türk futbol tarihine kattığı başarılarla ünlü bir kişidir!
Hasan Doğan bu beklenemedik teklif karşısında çok şaşırdı, düşünmek üzere süre istedi!
Zaten, Başbakan da oyunun içinde hiç yoktu!
Genel Kurul’da oy kullanacak 260 delegeden Kulüpler Birliği’nin yönlendirdiği 130 delegenin iradesi üzerine ipotek konacak ve ayrıca diğer liglerde hükümete göbeğinden bağlı kulüplerin sahip olduğu 80 ilave delege oyu ile Hasan Doğan TFF Başkanı olacak!
Hepimiz de bu abudik gubidik oyunu yutmuş gibi davranacağız!
* * *
Hasan Doğan’ı hiç tanımam, yazdıklarım katiyen şahsıyla ilgili değildir. TFF’de çok başarılı da olabilir. Unutmayın, tarihte başarılı otokrat lider sayısı az değildir.
Beni demokrasinin bu kadar ucuza satılması rahatsız ediyor, atanmış kişiyi şeklen seçecekTFF Genel Kurulu’nun düştüğü aciz duruma üzülüyorum.
Hasan Doğan Beyefendi’ye de soruyorum. Tek adaylı seçimin galibi olmak, nasıl bir zafer duygusu verecek?
Hukuki meşruiyet olsa da gönüllerde meşruiyet olmadan vicdanlar rahat eder mi?
21. yüzyılda seçimle gelinen bir göreve icazetle gelmek nasıl bir ruh hali yaratacaktır?