ERIC Jan Zürcher, uluslararası akademik dünyada kabul görmüş Yakın Türkiye Tarihi uzmanı Hollandalı (d. 1953) bir bilim adamı.
Cumhuriyetin kuruluşu ve Osmanlı’nın son dönemleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Cumhuriyet dönemine anti-jakoben ve liberal yaklaşımlar getirir.
Ezgi Başaran, akademik dili gazetecilik dünyasında büyük bir başarıyla kullanarak Eric Jan Zürcher ile çok önemli bir söyleşi yaptı (Hürriyet Pazar, 26.10.2008).Arşivime aldığım bu söyleşiyi Türkiye’de bütün aydınlar ve özellikle kendisini liberal addeden kişiler muhakkak okumalıdır. Bildiğim kadarıyla söyleşinin önemine bir tek Ertuğrul Özkök dikkati çekti (Hürriyet, 28.10.08). Ben de kendi meramımı anlatmak için bu söyleşiden alıntı yaptım ("İktidarperver Liberaller Kongresi" Hürriyet, 30.10.08).
* * *
Bugün yine söyleşinin can alıcı gördüğüm bölümlerinden alıntı yapacağım.
Erik Jan Zürcher, Cumhuriyet’i hem dayatıcı, hem de çok başarılı bir proje olarak görüyor: "Cumhuriyet, tepeden inmeci ama dünyanın en başarılı ülke kurma projesidir." Zürcher’e göre "1924’e kadar ülkede kimlik denildiğinde Müslümanlık akla geliyordu. Sonra Atatürk ani bir değişimle seküler Türk milliyetçiliğine geçirdi halkı... (Atatürkçü hareket) birçok yönüyle jakobendi ve beraberinde problemler getiriyordu...
1880’lerde doğan Atatürk jenerasyonu, Batılı düşüncelerle büyüdü. Sekülerizm, pozitivizm, materyalizm onlar için çok önemliydi. Bilime de bir din gibi inanırlardı. Hayal ettikleri pozitivist dünyaya sadece laiklikle ulaşılabileceğini düşünüyorlardı. Yani çok ciddi bir fikri temeli vardı kuruluş aşamasındaki Cumhuriyet’in. (Ama Cumhuriyet) dönemin popüler kültürü ve halkın yaşamından bağımsız gelişmiştir."
Bugünkü Türkiye’ye bakışı da oldukça eleştirel:
"Türkiye o Kemalist dönem olmasaydı modernleşemezdi diyebilirim. Ama Cumhuriyet’in ilk yirmi yılının kalıntıları nedeniyle değişim süreci hiç tamamlanamadı. İspanya’da değişim geç geldi ama tamamlandı. Türkiye’de erken geldi ama hálá bitmedi. Kemalist tek parti zihniyeti hálá orduda,bürokraside ve elitlerin zihniyetlerinde yaşıyor."
* * *
Aynı Erik Jan Zürcher, AKP hakkında da, iktidarperverlere inat, eleştirel tavrını koruyor:
"Şu anda AKP de aynı Menderes gibi ezici politik güçle ne yapacağını bilemiyor. Gücünü küstah bir şekilde kullanıyor... Bu da AKP’nin modernleşme sürecinde ileri adım atmasını engelliyor.
2000’lerin başında AKP modernleşme açısından umut verici bir değişimi simgeliyordu. Eski elit meşruluğunu ve gücünü kaybetmişti. AKP sistemin tükenmiş enerjisini yenilemişti. Fakat şu anda görüyorum ki AKP, Türkiye’yi daha da modern bir ülkeye dönüştürmeye kabil değil... Türkiye eğer azınlık, kadın, eşcinsel vb. haklarına önem veren daha modern bir ülke olmak istiyorsa bu AKP’yle zor. Çünkü onlarda buna yetecek ne ideoloji var, ne zihniyet, ne de kadro.Modernleşme için liberalizm gerekir. Liberalizm (ise) serbest pazardan ibaret değildir... Endişem, Türkiye’nin şu anda (yakaladığı büyük) avantajlarını iyi kullanacak bir politikayla yönetilmiyor olması... Sert laik güçler ve aşırımilliyetçiler, Türkiye’yi sosyal liberal bir ülke yoluna götürmüyor. CHP şu anda demokrasi için çalışan bir parti değil, AKP ülkeyi modernleştirecek donanımdan yoksun... Çok ama çok büyük bir boşluk var şu anda siyasi sistemde."
Zürcher’in önerisine tüm liberal ve demokratlar kulak vermek zorundalar:
"Sırtını orduya ya da dine yaslamayan liberal, şehirli, seküler bir siyasi akıma acilen ihtiyaç var."