DÜN Ergenekon’un siyasi yönü ile ilgili görüşümü aktardım:
"(İçinde Ergenekon davasının da bulunduğu) Bu süreç Türkiye’yi ABD’nin çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’da başat ülke yapma yolunda Türkiye’nin önündeki engelleri kaldırma sürecidir.
ABD’ye göre süreci Batı lehine götürebilecek kurum AKP, bu sürece engel olan kurum ise TSK’dır!"
Başarılı olunacak veya olunamayacak, bilemem ama ben Türkiye’nin yeniden kurgulandığı bir dönem içinde olduğumuzu düşünüyorum. Kurgulamanın iç aktörleri muhakkak var ama oyun kurucular dış aktörler.
Kurgulanan Türkiye’de:
1) TSK siyasi karar mekanizmasının dışına çıkarılacaktır.
2) ABD, Irak’tan çıktıktan sonra Kuzey Irak’ın hamiliği Türkiye’ye bırakılacaktır.
Bu açıdan bakıldığında ben Ergenekon’un esas hedefinin TSK’nın siyasi etkinliğinin degrade edilmesi (itibarını kaybetmesi) olduğunu düşünüyorum. Davaya esas omurga teşkil edecek ana malzemenin de yıllardır dışarıda toplandığına, şimdi içeriye servis edildiğine inanıyorum.
Bugün de Ergenekon ile Aktütün saldırısı ardından ortaya atılan iddialar arasında paralellik kurmaya çalışacağım.
Tezim, ortak noktanın yine TSK’yı degrade etmek olduğudur!
* * *
Aktütün sonrası neler ortaya döküldü veya döküldüğü iddia ediliyor?
1) Aynı karakola 5. kez yapılan ve gündüz sergilenen saldırı, TSK’da askeri zaaf olduğu duygusu yaratmıştır.
2) Ağustos 2008’de Kandil’de yapılan ve sonradan işleme konan yeni stratejik kararların alındığı söylenen PKK 10. Kongresi hakkında herhangi bir ön bilgi elde edilememesi, istihbarati zaafın da hüküm sürdüğü fikrini vermiştir.
3) Bence en korkuncu da (koordinatları konusunda yanılmalar olsa da) Taraf Gazetesi’nin yayınladığı fotoğraflar, konuşmalar ve diğer istihbarat bilgileri gerçektir ve böylece TSK içinde büyük köstebek zaafları olduğu fikri de halk arasında yerleştirilmiştir.
Kimse kırılmasın; Cemil Çiçek’in TSK için kullandığı "ters tepen BBG benzetmesi" maalesef doğrudur. Hepimiz artık düşünüyoruz ki "birileri Genelkurmay’ı gözetliyor (BGG)".
TSK içinde çok farklı birimlerden gelen "gizli bilgiler" bir merkezde toplanıyor ve medyaya (Taraf) servis ediliyor!
İşin bir diğer ilginç yönü de köstebek zaafının ortaya çıkmasından beri şu kadar gün geçtiği halde köstebek(ler) ile ilgili bir sonucun halen alınamamış olmasıdır.
* * *
Bunca ilginç tesadüfün bir araya geldiği bir dönemde, Ayhan Çarkın adlı bir Susurluk hükümlüsü yıllar sonra orta çıkıyor ve "Biz kullanıldık!" deyiveriyor. Meğerse, onu da Ergenekon kullanmış, Veli Küçük ile Ayhan Çarkın ayrı şeylermiş ve zaten Çatlı’yı da Ergenekon öldürmüş!
Çarkın’ın ifadeleri, Ergenekon davasının başla(yama)dığı gün yayınlanıyor!
Çarkın, kendi ifadesine göre, o kadar insafsızca kullanılmış ki ekranda, "100 mü öldürdün, 200 mü öldürdün" tartışması yaşanırken Çarkın çıtayı "1000 kişi öldürdüm!"e (her gün 1 kişi öldürse 3 yıl her gün, hiç ara vermeden, ayrı birer cinayet işlemesi gerekiyor) çıkararak kendi çapında bir dünya rekoru kırıyor!
Ben de sormadan edemiyorum: Acaba bu kez Ayhan Çarkın’ı kim kullanıyor?