BEN yazılarımda Başbakan’ın Davos’ta ve öncesinde tutarsız ve iç politikaya yönelik oportünist bir tavır sergilediğini anlatmaya çalışıyorum.
Bazı yazarlarla birlikte; Hamas’a sahip çıkan Başbakan’ın tıpkı Hamas gibi seçim kazanmış DTP ile görüşmemesini, Darfur’daki soykırıma tepki vermemesini, Çeçen teröristler okul basarak yüzlerce çocuğun öldürülmesine neden olduğunda işi iki kuru söz ile geçiştirmeye çalışmasını, aynı Başbakan’ın Gazze’yi vuran İsrail uçakların taliminin Konya’da yapılmasına izin vermesini vb. yaman çelişkisine örnek olarak yazdık.
Ancak sanırım hiçbirimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın çifte standardını Emre Aköz kadar net yakalayamadık. Emre Aköz, dünkü Sabah’ta aynen şunları yazdı:
"Tam da Hamas’ın seçimleri kazandığı 2006’da Başbakan Erdoğan, Güneydoğu’da meydana gelen olayların ardından şöyle diyordu:
’Güvenlik güçlerimiz çocuk da olsa, kadın da olsa, kim olursa olsun eğer terörün maşası haline gelmişse, gerekli müdahale ne ise bunu yapacak. Hiçbir demokrasi standardı bu tür şiddet olaylarına müsaade etmez.’"
Ben Başbakan’ın böyle bir sözü olduğunu bilmiyordum. Emre Aköz gün ışığına çıkardı.
Emre Aköz’ün alıntısına göre, Başbakan’ın mantığı açısından Türkiye, PKK’ya yardım/yataklık eden Kürt çocuklarını, kadınlarını gerektiğinde berhava ederse bu demokrasinin gereğidir, İsrail aynı işi yaparsa bu vahşettir! Ne yaman çelişki!
* * *
Benim ve aynı fikirde olanların anlatmaya çalıştığı şudur: Başbakan’ın ülkenin Cumhurbaşkanı’na "Siz adam öldürmekten başka şey bilmezsiniz", eşinin "yalancı" diyerek hakaret ettiği İsrail bizim bir müttefikimiz. Uzmanı olmadığım için web gazetelerinden derlediğim iki ülke arasında özel anlaşmalar şöyle bir seyir izliyor:
* * *
Türkiye ve İsrail ilk olarak 1992 yılında iki ülke orduları arasında işbirliğini öngören bir anlaşmaya imza atmışlar. 1993 yılında imzalanan bir anlaşmayla da iki ülke firmalarının savunma sanayiinde işbirliğini de içeren gizli bilgilerin değişimi kararlaştırılmış. 31 Mart 1994’te de İsrail’le Türkiye arasında "Güvenlik Gizlilik Anlaşması" imzalanmış. 18 Eylül 1995’te imzalanan "Askeri Uçaklar ile Eğitim Hakkında Anlaşma Muhtırası" (bkz. Konya) İsrail’le imzalanan anlaşmalar zincirine eklenmiş. Bu anlaşmalar hep halktan gizli tutulmuş.
Halk, bu anlaşmalardan ancak, 23 Şubat 1996 tarihinde imzalanan ve 18 Nisan 1996 tarih ve "96-7435" sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren "Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması"nın ortaya çıkmasıyla haberdar olmuş. Bu son anlaşma Mesut Yılmaz hükümeti döneminde imzalanmış ve Necmettin Erbakan’ın başbakanlığı döneminde TBMM tarafından onaylanmış. Anlaşmayla, taraflar arasında aktarılan her türlü bilginin 1994’te imzalanan "Güvenlik Gizlilik Anlaşması" hükümleri gereği gizli tutulması kararlaştırılmış.
Recep Tayyip Erdoğan’ın o zamanki lideri Necmettin Erbakan’ın imzasıyla Meclis’e sunulup onaylanan anlaşmanın can alıcı noktalarından birisi de, "İşbirliği, iki ülkenin ihtiyaçları ve çıkarları göz önüne alınarak gerçekleştirilecektir" hükmü imiş.
* * *
Bu anlaşmaları imzalayanların iyi niyetinden hiç şüphem yok. Erdoğan da bu anlaşmalara sahip çıkmalı. Ancak, aleme verir talkımı kendi yutar salkımı tavırlarının kaş yaparken göz çıkarmasından ürküyorum.