Emniyet töhmet altında kalamaz

NAKŞİBENDİ İsmailağa Cemaati’nin önde gelen isimlerinden imam Bayram Ali Öztürk’ü camide bıçaklayarak öldürdükten sonra linç edilen cemaat mensubu Mustafa Erdal’la ilgili iddialar "hukuk devleti"ne büyük yara veriyor ve Emniyet Teşkilatı’nı ağır töhmet altında bırakıyor.

* * *

Bir dini cemaat içinde cinayet işlenmesi cemaatlere/tarikatlara laikçi kesimden çok daha yumuşak bakan benim gibi bir insanın bile midesini bulandırıyor. "Kışkırtma var!" mealli sözler ise bana sadece aklımla alay ediliyormuş duygusu veriyor. İster istemez, menfaat ilişkileri aklıma geliyor. Her şeyin ötesinde katil dahi olsa bir insanı linç ederek "Allah’ın verdiği canı almayı" kendinde hak gören bir cemaatin nasıl bir Allah sevgisiyle bezendiğini anlamakta güçlük çekiyorum.

* * *

Ancak, bu yazıda meramım başka. Linç edildiği her türlü objektif kriterle saptanan katil Mustafa Erdal’ın "kafasını minbere çarparak öldüğüne" dair bilgi üreten Emniyet Teşkilatı’nı anlayamıyorum.

Gerçi cinayetten üç gün sonra gazetelerde:

"İstanbul Emniyeti’nin dün yaptığı açıklamada ’Olayla ilgili olarak hazırlanan raporlarda her iki olay ’adam öldürme’ şeklinde resmi kayıtlara geçmiştir. Ayrıca Mustafa Erdal’ın ölüm sebebi konusunda ’kafasını minbere çarparak öldüğüne’ dair herhangi bir tutanak düzenlenmemiştir’ ifadesi yer aldı." (Milliyet-06.09.2006)

Ancak yine de bana öyle gözüküyor ki; bu açıklama gafın medyada teşhir edilmesinden üç gün sonra ortaya çıkarak bariz tarafgirliğe kulp takıp örtbas etme gayreti taşıyor.

Zaten İstanbul Emniyeti’nin açıklamasında kilit sözcük "tutanak düzenlenmemiştir" ifadesidir. Bu söz zaten "kafasını minbere çarparak öldü" ifadesinin başka bir ortamda kullanılmış olduğunu reddetmemektedir.

Belli ki; İstanbul Emniyeti yetkilileri de aynı gün birbirinden bağımsız gazetelerde tamamen aynı sözlerle yer alan bir ifadenin nasıl örtbas edileceğine dair üç gün oyun kurmuşlardır.

* * *

Herhangi bir cemaat, tarikat, sınıf, zümre, aşiret vb. hukuk devletinin can damarı, hukukun üstünlüğünün baş destekçisi Emniyet Teşkilatı’nda ayrıcalık elde etmeye kalkarsa bu tavır o ülke için tasavvur edilebilecek en tehlikeli bölücü eylemi oluşturur.

* * *

Ama resmi ama gayri resmi kaynaklarda bazı Emniyet yetkilileri linç eylemi için "kafasını minbere çarparak öldü" ifadesini kullanmışlar. Artık bunu kimse inkár edemez. Bu sözün de linç yoluyla cinayet işleyen cemaati koruma ve kollamaya yönelik olduğu aşikár.

Bu ifade basında yer aldığı andan itibaren ifade sahibini bulup "Bre ahmak! Bu kulbu kimsenin yutmayacağını Fırat kıyısındaki hem kör, hem sağır çoban dahi akıl edebilir" diyemeyen Emniyet yetkilileri de benim gözümde ifadeyi üreten aklı evvel(ler) kadar suça ortaktır.

Emniyet yetkilileri bilsinler ki, bu ifadenin var olmadığı mealli sözleri kimse kabul etmeyecektir.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, tüm basına aynı sözlerle yansıyan sözlerin sahibini "görevi kötüye kullanmak" suçuyla teşhir edip sorgulamadıkça ben yetkililerin "İsmailağa Cemaati cinayetleri"nde görevlerini gereği gibi yaptıklarına ikna olmayacağım.

* * *

"Taraf tutan polis" imajı en fazla zararı Emniyet Teşkilatı’na verir!
Yazarın Tüm Yazıları