’Demokratik cumhuriyet’

SON günlerde "Kürt meselesi" yine gündemde. Daha doğrusu konu etrafında tartışmalar tekrar ivme kazandı. Bu günlerde bu meselenin çözülmesi ve nihayet iç barışa kavuşmak için başta Cumhurbaşkanı olmak üzere herkes umutlu, hatta TSK bile bu konuda olumlu adımlar atılması amacıyla eski tavrından farklı davranmaya hazır olduğunu belli ediyor.

Murat Karayılan da PKK adına Hasan Cemal’e verdiği söyleşide "artık" bağımsız devlet veya federasyon istemediklerini, üniter devlet yapısını bozmayan bir çözümden yana olduklarını söylüyor.

Kendisi bağımsız devlet taleplerinden Apo’nun yakalanması ile 1999’da vazgeçtiklerini iddia etmesine rağmen basınımız bu açılımı yeni bir açılım gibi görerek olumlu havayı daha da heyecanlı hale getiriyor.

Ben PKK’nın "yeni yaklaşımı" ile ilgili bir mülahazamı bugün dile getirip, Başbakan’a bilmem kaçıncı defa yön değiştirten "Neden şimdi?" sorusuna yarın cevap arayacağım.

* * *

Murat Karayılan bağımsızlık veya federasyon taleplerinden vazgeçtiklerini, üniter devlet yapısını bozmak istemediklerini söyledikten sonra ne istediklerini ise "Demokratik Özerk Kürdistan" sözleri ile ifade ediyor.

Terimi de şu sözlerle açıyor:

"Amacımız Kürtlerin eşit ve özgür yaşamasıdır. Mahalli İdareler Kanunu değişir, yerel yönetimler güçlendirilir. Sonra sıra Kürt kimliğiyle ilgili kültürel haklara ve kimilerinin af dediği ’toplumsal uzlaşma projesi’ne gelir."

Karayılan’ın "Demokratik Özerk Kürdistan" söylemi beni 2005 yılına götürdü. 1999 sonrası Apo ortaya "demokratik cumhuriyet" terimi ile çıkmıştı ve Başbakan Erdoğan da aydınlarla yaptığı "Kürt meselesi nasıl çözülür?" arayışlı toplantıdan sonra aynı terimi kullanmıştı. Zaten Apo da ardından yaptığı açıklamada "...Başbakan’ın açıklamalarını olumlu buluyorum. Başbakan’ın kullandığı kavramları daha önce ben kullanmıştım, bu kavramlar bana aittir" demişti. (Avukatlardan naklen- Hürriyet-06 Aralık 2005)

Erdoğan’ı bilmem ama Apo "demokratik cumhuriyet" terimi ile kastini şu sözlerle açıklıyordu:

"...Benim çözüm tarzım, 21’inci yüzyıl çözümüdür. Demokratik Cumhuriyet tezini savunuyorum. Biz burada TC Anayasası, meclisi ve ordusunu tartışmıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı’nı anayasal üst kimlik olarak kabul ediyoruz. Alt kültürel kimliklerin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Demokratik konfederalizm, bir devlet yapılanması değildir. Ekonomik, kültürel, sosyal ve çevresel, mesleki vb. unsurların söylem tarzı, ifade biçimi olarak demokratik şekilde yapılanması ve örgütlenmesidir." (Hürriyet-ibid-2005)

Bu karmaşık sözlerin altını deşerseniz çıkacak tek anlamlı açıklama:

"Demokratik cumhuriyet" iki eşit milletin kurduğu cumhuriyetin aynı çatı altında ama iki ayrı kimlik olarak demokratik haklarını kullanmasıdır. Apo’nun tarifi, o ne kadar inkár etse de "federasyon"dur. Belirli konularda mahalli bağımsızlığa sahip "demokratik özerk Kürdistan" ancak bir federasyonla kurulabilir.

* * *

Bu talep kültürel hakların bireysel düzeyde özgürce kullanılması ve yaşanmasının çok ötesinde bir taleptir ve eninde sonunda Cumhuriyet’i iki ayrı milletin kurduğu anlayışına ve cumhuriyete modern (21. yüzyıl) demokratik görünümü verecek unsurun bu iki milletin bir arada yaşarken ayrı haklarının varlığının tanınması kabulüne dayanır.

Ben PKK 1999 ile PKK 2009 arasında fark göremiyorum, ya siz?
Yazarın Tüm Yazıları