Demokrat Parti kongresi

Demokrat Parti (DP) 9. Olağan Kongresi’ni bu hafta sonu 15-16 Kasım tarihlerinde yapacak. Kongrede 11 aylık Genel Başkan Süleyman Soylu dışında Nevval Sevindi de genel başkanlığa aday olacaklar. Herhalde, birkaç aday daha çıkar.

DP geleneği Türkiye’nin en eski merkez sağ geleneğidir. DP, 1946’da zamanın tek partisi CHP içinden çıktı ama 1960 ihtilali ile kapatıldı. Yerini 1961’de Adalet Partisi (AP) aldı. 1980 ihtilali de AP’yi kapatınca bu kez 1983’te Doğru Yol Partisi (DYP) kuruldu. 1983’ün yarattığı bir diğer parti ise Anavatan (ANAP) oldu ve ANAP ile DYP 5 Mayıs 2007’de birleşerek tekrar Demokrat Parti adını aldılar.

Ancak, Mehmet Ağar dönemi DP’nin yüzü en kara dönemi oldu. Halk bu durumu tespit etti ve 22 Temmuz seçimleri DP’yi gerçek bir enkaz haline getirdi.

* * *

1969 doğumlu Süleyman Soylu 11 ay önce yapılan Olağanüstü Kongre’de genel başkan seçildiğinde sadece siyasi anlamda değil, toptan bir enkaz devralmıştı. Parti, bağımsız deneticilerin tespit ettiği gibi liderleri tarafından resmen soyulmuş, 22 Temmuz öncesi adaylıklar satılmış, partide ne maddi varlık, ne ilke, ne de vizyon namına herhangi bir miras kalmıştı.

Özür dilerim, her şeye rağmen kalan bir miras vardı. O da bir avuç insanın taşımakta ısrar ettiği Demokrat Parti ruhu idi.

* * *

Bizzat yakından takip ettiğim Süleyman Soylu 11 ayda olağanüstü bir gayretle karış karış Anadolu ve Trakya’yı gezdi. Gitmediği il, tanışmadığı partili kalmadı. Herkese yüreğini anlatmak için gecesini gündüzüne kattı. Biz yazılı medya olarak onun bu gayretini okurlarımıza ne kadar yansıtabildik, emin değilim.

Tabii ki DP’nin yeni genel başkanının kim olacağını 1250 parti delegesi tayin edecektir. Diğer aday dostum Nevval Sevindi’nin kıymetli geçmişinin de şahidiyim ama benim gönlüm DP delegesinin bu kongrede Süleyman Soylu’nun 11 aylık soylu gayretine destek vermesi, onu olağan bir dönemde de genel başkan olarak değerlendirmesidir.

* * *

DP’nin bu kongresi benim gibi kendini son 3-4 yıldır boşlukta hisseden liberal-demokratlar için bir heyecan vesilesidir. Gönlüm bu dönemden sonra DP, ANAP ve Liberal Demokrat Parti’nin el ele vermesinden yanadır. Bazı liberal arkadaşlar yeni fark ediyor olabilirler ama ben 2004’ten beri AKP’nin merkez sağ partisi olamayacağını, örgüt gücünü açık takdir ettiğim Milli Görüş’ün pragmatik kanadının talepleri dışında siyaset yapamayacağını söylüyorum.

Her geçen gün daha otoriter, daha ben merkezli hale gelen Recep Tayyip Erdoğan liberal demokrasinin ruhu olan özgürlükleri ayaklar altına almakta beis görmüyor. Statükocu ve şahin söylemlere sığınmanın dışında ekonomik alanda da kendini tek seçici gördüğü için ekonomik krize karşı akıl ile hareket eden değil, duygusal düzeyde kafa tutan bir tarzda hareket etmesi ülke adına beni çok korkutuyor. Sanırım, önümüzdeki dönem geniş halk kitleleri indinde AKP’nin oldukça sarsılacağı bir dönem olacaktır.

* * *

Liberal-demokrat tutum yüreğini ekonomik ve siyasal-sosyal özgürlüklere alabildiğine açarken ülkenin muhafaza edilmesi gereken maddi ve manevi değerlerine sıkı sıkıya sahip çıkmaktır.

Bu olağanüstü karışımı zamanında en iyi bağdaştıran gelenek merkez sağ gelenek olmuştur.

Dilerim, DP ülkede tekrar doğmakta olan boşluğu iyi değerlendirir ve bu geleneğin liderliğine yeni döneminde bir kez daha soyunur.
Yazarın Tüm Yazıları