Cumhurbaşkanlığı seçimi (II)

DÜN yazdım. Benim tezime göre:

Türkiye'de parlamenter demokrasinin yerleşmesi için cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldığı gün parlamentoda en fazla üye bulunduran partinin genel başkanı cumhurbaşkanı seçilmelidir! Bunun bir gelenek olarak yerleşmesini istiyorum.

Buna göre de Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı AKP'nin Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmalıdır.

Zira, en azından bir sonraki seçime kadar, meşru kurallara göre TBMM'de temsil edilen en büyük parti AKP'dir.

Öte yanda; Cumhurbaşkanı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başkomutanlığını temsil etmek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullanılmasına karar vermekten tutun, Genelkurmay Başkanı'nı atamaya, Milli Güvenlik Kurulu'na başkanlık etmeye, Devlet Denetleme Kurulu, Yükseköğretim Kurulu üyelerini, üniversite rektörlerini, Anayasa Mahkemesi üyelerini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nı seçmeye kadar devlet aygıtını oluşturan en önemli görevlerde en yetkili kişidir.

Bu nedenle hemen hemen bütün cumhurbaşkanlığı seçimleri sıkıntılı olmuştur.

Ancak, Türkiye'deki yerleşik devlet anlayışına göre Recep Tayyip Erdoğan bugüne dek bu anlayışa en fazla ters düşen cumhurbaşkanı adayı olacaktır.

Galiba en sıkıntılı seçim de onun seçileceği veya aday olmayacağı seçim olacaktır.

***

Nedir Türkiye'deki yerleşik devlet anlayışı?

Her ne kadar İstiklal Savaşı'nı millet-elit el ele gerçekleştirmişse de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni asker-sivil bürokrasiden oluşan elit kurmuştur.

Batı geleneğinde devleti devlet yapan burjuvazidir. Parlamento ise burjuvazi ile işçi sınıfının uzlaşma platformudur.

Bizde Türkiye Cumhuriyeti kurulurken ülkede ne burjuvazi ne de işçi sınıfı olduğu için "Cumhuriyet Projesi" Batı'ya öykünen elitin eseri olarak ortaya çıkmıştır.

Ne zaman ki ülkede sanayi oluşmaya, burjuvazi ve işçi sınıfı tek tük palazlanmaya başlamıştır, askeri harcamalar dışında bütçeyi üleşmek için parlamenter demokrasi oluşturma zarureti, yine Batı'dan kopya çekilerek ortaya çıkmıştır.

1923'te kurulan cumhuriyet çok partili hayata 1946 yılında, kuruluşundan 23 yıl sonra geçmiştir!

***

Elitin kurduğu cumhuriyet üzerine monte edilen demokrasi, bugüne dek, Türkiye'ye özgü, ancak arada bir tökezlese de çalışan bir sistem yaratmıştır.

Bu sistem esasında bir koalisyondur.

Devleti asker-sivil elit yönetir.

TBMM'yi ve hükümeti millet yönetir.


Zaman zaman hükümet devlet aygıtının görev alanına girer ama genellikle devlet aygıtı sivil alana (TBMM-hükümet) müdahale eder.

Bunun içindir ki Türkiye'de, Batı'da akıl dahi edilmeyen, "askerin siyasete müdahale etmesine karşı gazeteciler" kategorisi vardır.

***

Şimdi bu dengenin bozulacağına dair endişeler şiddetle artmıştır.

Eğer, Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olursa, elitin yönettiği devlet bugüne dek karşılaşmadığı bir durumla karşı karşıya gelecektir.

Tarihsel olarak siviller arasında "Cumhuriyet Projesi"ne en fazla direnen kesimin şimdi devletin başına oturma ihtimali belirmiştir!

"Değiştim!" dese de aksini gösteren bir sürü örnek arşivdedir.

(Yarın devam edecek.)
Yazarın Tüm Yazıları