TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı gerginliğin ortadan kaldırılması için bir sonraki cumhurbaşkanının kim olacağı üzerinde şimdiden mutabakat sağlanmasını istiyor.
Söyledikleri başta makul gibi görünüyor. Şimdiden bir sonraki cumhurbaşkanının kim olacağını ve bu ismin mutabakat içinde tespit edildiğini bilirsek, ülke rahatlar diye düşünebiliriz. Peki ama mutabakat nasıl sağlanacak?
Galiba Başbakan ve muhalefet liderleri bir araya gelip, ortak bir isim tespit edecekler.
Ancak, bir sorun var!
Cumhurbaşkanını ne Başbakan, ne hükümet, ne de muhalefet liderleri seçecek!
Anayasa’nın 102. maddesi "Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir" diyor.
Cumhurbaşkanını TBMM seçer ve kimse ama kimse bu iradeye ipotek koyamaz.
Ne Başbakan, ne de başka biri TBMM adına pazarlık yapamaz.
Bugünden bu mutabakat aranacaksa, TBMM’nin şimdiden bir yıl sonraki seçimi gerçekleştirmesi gerekir. Kaldı ki üyeler 1 yıl sonra bugün kullandıkları oydan isterlerse yine de cayabilirler.
* * *
Cumhurbaşkanını 2 aşamalı bir seçimle doğrudan halkın seçmesini önerenler de var. Bu teklif de çekici ama gerçekçi değil. AKP, birinci turda %50’yi yakalayamayacağını, ikinci turda da, ilk turda diğer adaylara oy verenlerin (%51’in üzeri) kendi adayı karşısına çıkacak ikinci adaya yöneleceğini bilir.
* * *
TÜSİAD Başkanı’nın geçen hafta hükümet aleyhine getirdiği eleştirilere büyük çapta katılıyorum. Erken seçimin, ama aynı mantıkla zamanında yapılacak genel seçimin de ekonomik dengeleri daha beter bozacağı da doğru.
Yine de, başta AKP olmak üzere, hep beraber bir noktayı görmek zorundayız.
Bir sonraki cumhurbaşkanını bu TBMM’nin, dolayısı ile AKP çoğunluğunun seçmesi en tabii demokratik ve hukuki hakkı!
Ancak, ülkede cumhurbaşkanının AKP tarafından seçilmesi sonucunda devlet aygıtının tamamen AKP’nin eline geçmesinden korkan bir kitle de var.
AKP’nin oylarını %35 olarak kabul etsek dahi, geri kalan %65’te bu kaygı çok yüksek!
AKP’nin çapsız yöneticileri de bu kaygıyı artırmak için ellerinden geleni yaptılar.
Şu anda AKP örgütlerine "Cumhurbaşkanlığı seçimine dek uslu durun!" mesajı verildiğini de biliyoruz. AKP’nin Milli Görüşçü tabanı Mayıs 2007’yi "idareye el koyma" günü olarak bekliyor.
Demokratik teamüllerin çoğunluğu mutlu edecek bir çözüm üretemediği garip bir durum ile karşı karşıyayız.
Ben 6 aydır "erken seçim" diye tutturuyorum. 6 aydır 2006 yazının çok sıcak geçeceğini yazıp durdum.
Meramım, içinde bulunduğumuz çıkmazı demokrasiye halel getirmeden çözmektir.
AKP’li dostları da bütün samimiyetimle uyarıyorum. AKP’den çekinen ve çözemediği meselelerde kendi iradesi dışına çıkma teamülü yüksek bir kesimde "Bu işi kim çözecekse çözsün" nidaları giderek yükselmektedir.
* * *
Cumhurbaşkanını her halükárda TBMM seçecek!
Gelin, o TBMM’yi yenileyelim.
Seçimi AKP kazanırsa, diğerleri sesini mecburen kesecek, yok irade değişmişse AKP bu yeni gerçeğe rıza gösterecek. Aksi halde:
Yeni cumhurbaşkanı seçimini bu TBMM’ye yaptırmayacaklar!