KONUYLA ilgili bir önceki yazımda (10.01.08) uluslararası ilişkilerin büyük çapta "al gülüm ver gülüm" prensibine dayandığını, Türkiye-ABD ilişkilerinin de bu prensipten muaf olmadığını yazdım.
Yine aynı yazıda, ABD’de güvenilirlik ve inanılırlık konularında daha önce sorgulanan Abdullah Gül’ün bu kez sırtı sıvazlanarak meşruiyet kazandığını ve bir anlamda kendisinden özür dilendiğini belirttim. Bu açıdan gezi zamansız değildir.
Esasen alışveriş Başbakan’ın 5 Kasım ziyaretinde yapılmıştır.
* * *
Peki "al gülüm ver gülüm" prensibi çerçevesinde PKK için Türkiye’ye istihbarat veren ABD, Türkiye’den ne istiyor? Bu sorunun basit ve basmakalıp cevabı şudur:
"ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarının korunmasına katkıda bulunmak."
Başkan Bush, iktidarda son yılını yaşamaktadır. Önünde de somut iki konu var:
* * *
1) İktidar dönemi bitmeden İran meselesini halletmek istemektedir. Bush yapmakta olduğu Ortadoğu gezisinde, bölge ülkelerinin meseleyle ilgili ağzını aramaktadır. Tabii ki, bölgenin en güçlü ülkesi olarak Türkiye’nin İran’la gerek barışma, gerek dövüşme durumunda ne tavır alacağı ABD için çok önemlidir. Muhakkak ki, diplomasi kuralları çerçevesinde Türkiye’den bu konuda bir niyet mesajı istenmiştir.
2) Başkan Bush, iktidarının son yılında Kongre’de Demokrat çoğunluk tarafından kuşatılmış durumdadır. Kongre savaşa son verme kararı veremez ama bütçe üzerinden Başkan Bush’u sıkıştırmaktadır. Bu yılın sonunda yapılacak Başkanlık seçimlerinde muhaliflerin elindeki en büyük koz zaten Irak Savaşı’dır. Veri koşullar altında ABD bu yıl Irak’tan peyderpey asker çekecektir. ABD, Irak’ın önemli bir bölümünü, özellikle Kuzey Irak’ı Türkiye’ye emanet etmek istemektedir.
Bunun için de Türkiye’nin bazı somut adımlar atması gerekmektedir.
a) Somut adımların başında Kuzey Irak’la kucaklaşmak geliyor. Talabani’nin misafir edilmesi, Kuzey Irak (Barzani) ile doğrudan temas kurulması isteniyor.
b) Kuzey Irak’taki Kürtlere hamilik yapmak için de içeride kendi Kürtlerimiz ile kucaklaşmamız gerekiyor. Güneydoğu’da evladını dağa kaptırmış birçok aile var. Adı ne olursa olsun, somut bir adımla onlar ovaya indirilmeli ki bölgedeki ailelerin yüreğine su serpilsin. Devlet, Kürt vatandaşına anlamlı bir jest yapmış olsun.
c) Türkiye, DTP’yi hazmedebilsin ki ABD, PKK’ya "siyaseti TBMM’de yap" diyebilsin.
* * *
Kanımca, AKP hükümeti işte bu noktalarda sıkışıyor. Hem Irak, hem İran konusunda karşı tarafı nasıl idare ediyor, bilemiyorum.
Kuzey Irak’a harekát için TSK’ya muhtaç ama TSK’nın "PKK’ya af", "Barzani’ye çiçek göndermek", "Talabani’yi misafir etmek" konularında ne dediğini tahmin etmek zor değil.
Öte yanda bu konularda şahinlik edecek CHP ve MHP muhalefetinin kamuoyunu ardına alması da oldukça kolay. Kısacası AKP, "Irak meselesi"nde iki arada bir derede!
Benim korkum da burada başlıyor. 1 Mart tezkeresi öncesi Irak’a Türkiye üzerinden girip giremeyecekleri AKP’ye sorulduğunda "kolay!" demişlerdi. Bakın sonradan neler oldu!
Açıkçası 5 Kasım’ın ardından hükümetin somut bir "Irak ve Kürt eylem planı" geliştirdiğinden çok şüpheliyim. Bunun için hükümet, "PKK’ya af" konusunda bir gün böyle, bir gün şöyle konuşuyor. Erdoğan da, Gül de bunun için "siyasi çözüm" lafı açılınca bu kadar çok kızıyorlar. Ama hepimiz biliyoruz ki: