ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney geniş bir Ortadoğu gezisi çerçevesinde Türkiye’ye de gelecek. Başkan Yardımcısı çok fazla gezen bir insan değil. Bu açıdan bu gezi sırasında ilginç gelişmeler olmasını beklemek yanlış olmaz.
Tekrar tekrar söylüyorum. Uluslararası ilişkilerde kimse kimseye güzel gözleri için kıyak çekmez. Uluslararası ilişkiler "al gülüm ver gülüm" ilişkisidir. Kimse bir şey almadan bir şey vermez.
* * *
Türkiye, PKK terörü karşısında ABD’den PKK’nın yalnızlaştırılması doğrultusunda siyasi yardım, istihbarat konusunda da lojistik yardım aldı. Sanırım, pazarlıkta sınır ötesihava harekátı vardı ama kara harekátı yoktu. Bunun içindir ki kara harekátı beklenmedik bir şekilde durduruldu, kamuoyu kara harekátının durdurulmasını büyük çapta ABD’nin baskısına bağladı.
Ardından Talabani’yi misafir ettik. Başbakan, ABD gazetesine "Güneydoğu paketi"ni açıkladı. Başbakan Yardımcısı "paket falan yok" derken meğerse paketin var olduğunu yabancı basından öğrendik. Ancak, hálá paket çerçevesinde "PKK’lılara af" olup olmadığını, Barzani’nin muhatap alınıp alınmayacağını bilmiyoruz.
Muhalefet "paketi", istihbarat karşılığı ABD’ye verilen taviz olarak yorumladı.
Benim muhalefetin "paket" ile "istihbarat" arasında irtibat kurmasına itirazım yok ama bence kurulan irtibatın analiz yönü eksik.
ABD, kendi çıkarı olmadan neden PKK veya Barzani adına bizimle pazarlık etsin? Bir "barış paketi" varsa ve ABD bunu empoze ediyorsa, paketin yaratacağı gelişmelerin ABD’nin çıkarına olması lazım. ABD, Kürtlerin güzel gözleri için neden kılını kıpırdatsın?
* * *
ABD bir gün Irak’tan çıkacağı hesabıyla hareket planları yapmak zorundadır. Bilinen, ABD’nin 2008’de asker çekmeye başlayacağı, bilinmeyen ise kasım ayındaki seçimlerden sonra yeni başkanın ne yapacağıdır. Ancak, her halükárda çekilme kaçınılmaz bir süreçtir. ABD bölgeden çekilmeden evvel ya Kuzey Irak’ı Türkiye’ye emanet edecek, ya da çekildikten sonra Irak’taki Sünni ve Şii güçler Kuzey Irak’taki Kürtlerin tepesine binecektir. Musul ve Kerkük petrolünün üretim ve dağıtımının Türkiye’nin himayesi altında bir Kuzey Irak’a bırakılması, ABD’nin aradığı çözüm olabilir.
Öte yanda, İran’ın bölgede bölgesel emperyal güç olma yolunda büyük çaba sarf ettiği bilinmektedir. İran’ın elindeki nükleer gücün ya berhava edilmesi, ya da İran’ın sıkı bir şekilde zaptedilmesi (contain) gerekmektedir. Öte yanda günün birinde İran’ın Çin-Rusya ittifakını terk edip, bölgede ABD’nin "temsilciliğine" soyunması, yumurtaya can veren Allah’ın olası hikmetleri arasındadır.
İlk iki ihtimal çerçevesinde, hem İran’ı zaptetmek, hem de gerekirse vurmak için Cheney’in Türkiye’den füze rampaları isteme ihtimali son günlerde medyada sık sık dedikodu seviyesinde de olsa gündeme gelmektedir. Ben işin aslını bilmiyorum ama böyle bir talep bana çok ters gelmiyor.
* * *
Türkiye’nin, ABD’nin Türkiye’deki Kürtler-PKK-Kuzey Irak bağlantısında taleplerini ne kadar yerine getirebileceği kısa bir süre içinde belli olacak.
Öte yanda, İran’ı açıkça karşısına alacak veya ipleri kaçırıp İran’ın Ortadoğu’nun efendisi olmasına razı olacak Türkiye’nin iki ucu pislik bir değneği tutmak zorunda kalacağını söylemek de abesle iştigal olmaz.
Bayram değil, seyran değil, Cheney bizi neden öpecek?
* * *
Not: Uzun süre gündemi işgal edecek olan Yargıtay’ın AKP’yi kapatma davası üzerine gelecek hafta detaylı bir şekilde yazacağım. Ancak, baştan söyleyeyim, benim parti kapatma davalarına sempatiyle bakmam mümkün değildir.