OKURLARIM arasında bana felsefi derinliği olan mektuplar yollayan bir kesim var ki onlardan çok şey öğreniyorum. Bazen yolladıkları mektupları sizinle paylaşacak kadar heyecanlanıyorum.
Geçen haftalarda toplumun "Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olsun"cular ile "Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmasın"cılar arasında bu kadar net ve kolay bölünmesi karşısında millete serzenişimi nakletmiş ve "Milletler layık oldukları idarelere kavuşurlar" hükmünü tekrar etmiştim. Kendimi de; Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması için herhangi bir demokratik engel görmeyen ama onu bu görev için gerekli donanıma da sahip bulmayan azınlık içinde tarif edip bu gruba da "iki arada bir deredeciler" demiştim.
Bu yazılara olağanüstü sayıda tepki geldi. Bugün aralarından birisini kısaltarak yayınlayacağım. Zira benim ne demek istediğimi benden iyi anlatıyor.
* * *
"...Ben 1980 yılında 12 Eylül adı verilen ve ’ülkemizi kurtaran’ askeri harekátın hemen akabinde üniversite hayatına başlamış bir kişiyim... Ülkemizin halihazırda yaşadığı sorunların ve açmazların temelinde hep 12 Eylül Harekátı denilen meşum askeri müdahale bulunmaktadır. Bu askeri müdahalenin izlerinin ülkemizden silindiğini söylemek hem büyük bir bilgisizlik, hem de büyük bir aldatmacadır... Ülkemizdeki liberal düşünceye sahip insanların, okuyan insanların karşısına hemen iki adet irtica çıkıvermektedir: Birincisi İslamcı irtica, ikincisi Kemalizm irticası.
İslamcı irtica Muaviye döneminden bu yana olagelen ve iktidarı paylaşmama ve Müslümanları tamamen etki, baskı ve kontrol altında tutarak onlardan yararlanma, iktidarın maddi getirilerini alabildiğine sömürme güdüsüne dayanan bir hareket olup, sadece ülkemizle değil tüm İslam dünyasıyla ilgili bir gericilik hareketidir.
Kemalizm ise maalesef sadece ülkemizle ve ülkemiz insanıyla ilgili bir gericilik hareketi olup hepimizin geleceğine, çocuklarımızın daha müreffeh, daha zengin bir ülkede yaşamasına mani olmuş, hálá olmaya çalışan, dünyayı Atatürk büstlerine, 10 Kasım’da anlamsız bir şekilde sokaklarda esas duruşta bulunmaya indirgemiş (daha çok şey sayılabilir) bir gericiliktir. Kemalizm gericiliği her şeyden önce ülkemizin kötü yönetilmesine kılıf teşkil ettirilmiş bir gericilik olup (...) bugün için gereksiz sözcük ve sloganlarla süslenmiş bir harekettir. Kemalizm, ülkenin militerler tarafından başta savunma ve ulusal güvenlik gibi profesyonelleşme isteyen önemli konularda manipüle edilmesinde araç olarak kullanılmıştır.
Kemalizm nedir, biliyor musunuz? Mustafa Kemal Paşa’nın hayatında hiçbir zaman önermediği ve vazetmediği, önayak olmadığı her şeydir. Mustafa Kemal Paşa, sağlığında Kemalizm gibi bir ideolojinin altyapısının hazırlandığını duysa idi, eminim onu hemen yok ederdi.
* * *
Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasına mani olabilecek (bir sürü) eksiklikleri vardır ve olabilir de. Nitekim 27.12.2006 tarihli yazınızda bu eksiklikleri yazdınız... (Öte yanda) askerlerin Tayyip Erdoğan’ı irticai kesimlere yakın olmakla suçladıkları biliniyor, peki Sultanbeyli’de geçtiğimiz yıllarda Refah Partili Belediye Başkanı’na nispet olsun diye ilçenin orta yerine Atatürk heykeli diktiren tugay komutanının irticasından kimse söz ediyor mu? Unutuldu gitti. Halen oraya buraya Atatürk köşesi, Atatürk büstü, anıtı vs. yaptıranlar ise hálá aramızda...
* * *
Türkiye’de 5 yıl başbakanlık yapmış bir kişi Cumhurbaşkanlığı makamına rahat rahat oturur. Oturmalıdır ve bunun önünde hiçbir engel olmamalıdır."