BU bayram ben kafayı anguslara taktım. Hangi haber bültenini açsanız, onlar. Gazetelerin ilk sayfalarında Başbakan’dan önce arz-ı endam ediyorlar.
Etlerinin ne kadar lezzetli olduğunu yurtdışından biliyorum. Ama, bu kadar hünerli olduklarını bilmiyordum. Anguslar kendileri ile boyunlarına ip atılıp debelenilmesini değil, konuşulmasını istiyorlar. Hali ile, kendi arasında konuşarak anlaşmayı bilmeyen Türk milleti hele hele bir hayvanla konuşarak uzlaşmayı hiç bilmiyor. Ayrıca, hayvan Uruguay menşeili olduğu için kendisi ile İspanyolca konuşulmasını istiyor. Bizde İspanyolca bilen Büyükelçi oluyor, çoban nereden elin lisanını bilsin. İletişim sorunu yaşayan angus 18 yaşındaki delikanlı gibi depresyona giriyor ve kafayı urgandan sıyırıyor. İpini koparan angus şehri de tanımadığı için TEM, E-5 ayırt edemiyor, doğru yoldan çıkarak önüne çıkan her sokağa, parka, bahçeye dalıyor. Uruguaylılar bizim boğanın çevik olanını sevdiğimizi bildikleri için Türkiye’ye angusların fiziki kondüsyonu yüksek olanlarını yollamışlar. Mübarekler 10 km koşuyorlar, bana mısın demiyorlar, kış günü denize giriyorlar, 3 km yüzüyorlar. Benim bildiğim bayramlarda insanlar kaçan kurbanlıkları kovalar. Bu sefer sahibini kovalayan angusu gözlerimle gördüm. Allah’tan sahibi angus kesmeye kalkınca başına ne geleceğini önceden sezmiş. Antrenmanlı çıktı. Ağaca tırmanarak kurban rolünü değiştirmekten kurtuldu. Sanırım, polis kovalayan anguslar Uruguay’da solcu ağıllarda, gazeteci kovalayan anguslar başkent Montevideo’da başbakanlığa yakın bir ağılda yetiştiriliyor. Üç gündür haberlerde angusların Başbakanımız ile reyting yarışına girmesi canımı çok ama çok sıktı. ¡ ¡ ¡ Ancak, kabaran sinirlerimi, yıpranan milli hislerimi yerli bir boğa kurtardı. Kanal D’de seyrettim. Bir yerli boğa Ankara’yı birbirine kattı. Kemal Kılıçdaroğlu’na muhalefet nasıl yapılır, öğretti. Zaman zaman yerli boğanın hışmına uğrayan kameramanlar gün boyu nasıl peşinde koştular, çözemedim ama bütün bir günü içeren firar görüntüleri verdiler. Hayvan sabah namazı ile yollara düştü, yatsı kılınırken hâlâ firarda idi. Ankara’da dolaşmadık semt bırakmadı, bütün anayolları kesti, önüne çıkan resmi-sivil erkânı ayırt etmeden boynuzladı. Entelektüel seviyesi nedeni ile ODTÜ’yü bile ziyaret etti. Derslere giremedi zira okul kapalı idi. Ama o da eğitim hakkından faydalanmak istediğini belli etti. ODTÜ’nün nizamiye kapısında nöbet tutan güvenlik güçleri yerli boğayı içeri saldılar ama gazetecilere basbayağı direndiler. Zahir, yönetmeliğe göre kampusa başıbozuk gazeteci giremez ama başıbozuk hayvanlarla ilgili bir madde yok. Sanırım geç saatlerde yerli boğa yakalandı da Ankara’da olağanüstü hal uygulaması kaldırıldı. ¡ ¡ ¡ Hayvan esasında ithal angusların rol çalmasına isyan ediyordu. Başkenti elin angusuna teslim etmeyeceğini yedi düvele duyurdu. “Bir yerli boğa dünya dolusu angusa bedeldir!” şiarının uyduruk bir söylem olmadığını, gerekirse Türkiye’ye gelen tüm angusları denize dökeceğini hepimizin gözüne soktu. ¡ ¡ ¡ Ben yerli boğamız ile gurur duydum. Birinciliği ona verdim. Anguslar anguslar, duyun sesimizi!