DÜNKÜ yazımda AKP’nin 2004 yılında, AB yolundan saptıktan sonra, özellikle 2004 yerel seçimleri ardında, Lenin’in "kılcal damarlar teorisi" ile şekillendirdiği örgütlenme modelini Türkiye’de en iyi uygulayan Milli Görüş’e teslim olduğunu, bu tarihten sonra AKP’de tabanın çok büyük çapta onların eline geçtiğini belirttim.
Milli Görüş Türkiye’de "mahalle politikası"nı çok iyi üreten bir örgüt olarak doğrudan propaganda yerine sosyal politikalara öncelik verir ve akıllardan çok gönüllere hitap eder.
* * *
Geçen hafta (15.05.07) Vatan-Kitap’da Ruşen Çakır Kemalistlere eleştiriler getirdiği ve din sosyolojisi üzerine çalıştığı için onlar tarafından zaman zaman "İslamcı" olmakla suçlanan, ancak uluslararası akademik dünyada çok saygın bir sosyolog olarak kabul edilen Şerif Mardin ile yaptığı çok önemli bir söyleşiyi yayınladı. Söyleşide şöyle bir bölüm var:
* * *
"Soru: Bunca yıllık akademik yaşamınızda içinizde bir ukde kaldı mı?
Mardin: A tabii. Mesela çok kısa vadeli olarak geliştirdiğim bazı çözümler var, onlarda pek sorun yok. Ama uzun vadeli bazı şeyleri, örneğin Türkiye’de İslam’ın siyasi tabanını araştırdığım zaman cevaplayamadığım çok sayıda soruyla karşılaşıyorum. Mesela ’taban’ nedir? Siyasal İslam’ın çok oynayabilen bir şey olduğunu düşünüyorum. Birçok insan şunu söylüyor ve ben de tamamen yanlış bulmuyorum: Siyasal İslam, iktidara tam sahip olduğu zaman bayağı ağır şartlar yaratan bir rejimi de kurabilir. Onun için tamam, İslam Türkiye’nin önemli bir yapısal boyutudur ama İslami güçlerin iktidara gelmesinin bizim beğenmeyeceğimiz sonuçlara yol açacağını düşünürüm."
* * *
Şerif Mardin doğrudan AKP’yi kastetmediğini açıkça belirttiği söyleşide Ruşen Çakır’ın AKP iktidarının kendisine güven verip vermediği sorusuna ise:
"Bana onlar güven veriyor, ama kalan şüphelerimi anlatmak için sorduğun soruyla ilgisi olmayan bir yerden başlayacağım. Türkiye’de "mahalle baskısı" diye bir şey var. Jön Türklerin en çok korktuğu şeylerden biri de oydu. "Mahalle baskısı" bilinmeyen ve sosyal bilimce ifade edilmesi çok zor olan bir havadır.Bu havanın AKP’den bağımsız olarak Türkiye’de yaşadığına inanıyorum. Dolayısıyla AKP değil de, bu havanın gelişmesine müsait şartlar oluşursa o zaman AKP de bu havaya boyun eğmek zorunda kalacaktır."
* * *
Benim de AKP ile ilgili saptamam "mahalle politikası" olarak adlandırdığım ve Şerif Mardin’in ifadesi ile "mahalle baskısı"na odaklanmaktadır.
Son yıllarda İslamcı siyasetin (HAMAS, Hizbullah, Müslüman Kardeşler) en başarılı olduğu nokta sosyal politikalar (sağlık, eğitim, gıda yardımı vb.) ile "mahalle baskısı"nı ele geçirip, tavanı tabandan yönetmesidir.
Milli Görüş de 2004-2007 yılları arasında yavaş yavaş ama derinden giderek AKP’nin taban örgütünü "mahalle politikaları" ile ele geçirmiştir. Artık, hiçbir güç AKP’nin kılcal damarlarını Milli Görüş’ten geri alamaz.
* * *
AKP’nin tavanda Anayasa ve kanunları değiştirerek ülkeyi "şeriat düzeni"ne götüreceği iddiası bana göre çok yanlış bir saptamadır.
Kanımca AKP tavanının böyle bir niyeti yok!
Ancak, esas rahatsız olunması gereken konu AKP’nin giderek hem partiyi, hem de ülkeyi Milli Görüş’ün İslamcı görüşü ile şekillenen ve yazılı olmayan kurallarla yönetilen "mahalle baskısı"na teslim etmesidir.