BİLİYORSUNUZ, 21 Ekim’de aralarında "11. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin" de oylanacağı bir referandum yapılacak. Ancak, 11. Cumhurbaşkanı halihazırda görevi başında. Alın size bir senaryo:
Referandumda 11. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi onaylanıyor ve hemen akabinde Sabih Kanadoğlu "Bundan böyle Anayasa’ya göre 11. cumhurbaşkanının halk oylaması sonucu seçilmesi emredildiğine göre, şu anda görevde olan 11. cumhurbaşkanı yetkisizleşmiştir, dolayısı ile görevinden istifa etmesi gerekir" diyor.
Memleket bilmem kaçıncı defa karpuz gibi ortadan bölünüyor ve zaten işin içinden çıkılmaz bir durumla karşılaşacağımız için her kafadan değişik bir ses çıkmaya başlıyor.
Sonunda dava Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor ve Mahkeme Sabih Kanadoğlu’nu haklı buluyor!
Abdullah Gül istifa etmek zorunda kalıyor ve Cumhurbaşkanlığı seçimine katılıyor.
Ancak, AKP dışında partiler herkesin sevdiği bir tek aday (örnek: Hikmet Abi!) üzerinde fikir birliği yapıyorlar ve tek aday ikinci turda %47’ye karşı %53 oy alarak seçiliyor.
Tarihe de 2 adet 11. cumhurbaşkanı sahibi olmuş ülke olarak geçiyoruz!
Bir sonrakine de "12." mi yoksa "13. cumhurbaşkanı" deneceği de derin bir entel tartışmasına yol açıyor.
* * *
Böyle bir durumla karşılaşmayı AKP hiç istemez, CHP ise çok ister.
Bunun için de; AKP kendi teklif ettiği anayasa değişikliğinin referandumda reddedilmesi için, CHP de karşı çıktığı anayasa değişikliğinin halk oylamasında kabul edilmesi için canla başla çalışmaya şimdiden başlayabilirler!
Referandumda "Size cumhurbaşkanı seçtirmiyorlar" sloganından etkilenerek AKP’ye oy veren muhafazakar kitleler "Zaten biz cumhurbaşkanı seçmek istemiyorduk ki!" diyerek bu sefer CHP’ye hak verirler.
AKP’nin anayasa değişikliği yaparak şeriatı getirmesinden korkan laiklik hassasiyeti yüksek kitleler de AKP’nin anayasa değişikliği teklifini 21 Ekim’de sandıkta büyük bir heyecanla desteklerler!
* * *
Parlamenter demokrasilerde iktidar partisi, teklif ettiği bir anayasa değişikliği halk indinde kabul görmezse, hemen istifa eder ve erken seçim ilan eder.
Ancak, eğer kendi teklifi halk tarafından 21 Ekim’de reddedilirse AKP zil çalıp oynamaya başlayacak ve halkın güvenini bir kez daha aldığı için 22 Temmuz zaferini katmerleyecektir.
Yine parlamenter demokrasilerde muhalefet partisi karşı çıktığı bir anayasa değişikliği halk tarafından onaylanırsa çok ağır bir yenilgi almış olur ve partinin genel başkanı istifa eder.
Eğer, CHP’nin özünde karşı çıktığı teklif referandumda halk tarafından benimsenirse, bu sefer de CHP iktidara karşı büyük bir zafer kazandığını ilan edecek, Deniz Baykal, Allah gecinden versin, ölümüne dek çok sevdiği bir makam olan "anamuhalefet lideri" olarak kalmayı garantilemiş olacaktır. (Not: Bir gün CHP iktidar olursa zaten Deniz Baykal o gün parti liderliğinden çekilecektir!)
* * *
Sakın "Bugün yazar amma da uçmuş!" demeyin. Siz yazarın uçanını seviyorsunuz. Ayrıca, bu ülkede uçmayan adama azınlıkta kaldığı için "uçuk", bol bol uçana da çoğunluk tarafından benimsendiği için "harbi adam!" demiyorlar mı?
* * *
22 Temmuz’un "Yeter söz milletin!" sloganı, 21 Ekim’de "Yeter millet haddini bilsin!" sloganı haline dönüşecek mi? İşte soru bu!