Paylaş
EYLÜL ayı hüzün ayı iken bu yıl dayılanma ayı oldu. Yakın tehlike olarak darbelere kafa tutmak için henüz büzükler sıkmasa da, uzak tehlike darbelere karşı çıkmak şimdi yiğitliğin şanı. Ben de böyle bir Köroğlu ortamında aşka geldim ve önayak olduğum bir karşı darbe girişimini itiraf etmek istedim.
Benden selam olsun Ankara Beyi'ne!
Daha dün gibi. 40 yıl önce idi. Ya ilkokul üçte, ya da dörtte idim. Okul Aile Birliği'nin çoğunluk oylarıyla seçtiği müzik öğretmenimiz Kel Sülo ani bir darbe ile zorla emekli edilmiş ve melun harekátı düzenleyen Darbekatör Kenan müzik öğretmeni olmuştu. Kenan öğretmen esasında bir darbuka virtüözü idi. Ancak darbuka demeye dili dönmez, darbeka derdi. Lakabının bu minval üzerine seçildiği haberi, nakledildiği askeri okuldan, o cismen okulumuza ulaşmadan bize ulaşmıştı.
* * *
İtiraf edeyim. Kel Sülo'nun darbeyle uzaklaştırılması baştan beni hiç ırgalamamıştı. Bir kere darbeyi yiyen o idi, bana ne! Ayrıca, düşmanımın düşmanı benim dostum sayılırdı. Kel bir gün sınıfta ‘‘Ah baba, vah baba, sen neymişsin sen’’ şarkısını söyletirken, beni şambaba tatlısı yerken yakalamış ve bana takmıştı. Müzikten çakacağım kesindi.
Halbuki bu durum benim bütün hayat planlarımı altüst ediyordu. Ben ileride ombudsmanlığın popüler olacağını biliyor ve kendimi bu mesleğe göre hazırlıyordum. Takdir edersiniz, ilkokulda müzikten çakmış bir adamı katiyen ombudsman yapmazlar.
Hemen bir cinlik düşündüm. Darbekatör Kenan'ı sınıfa ilk gelişinde büyük bir yalaka harekátı ile karşılayacaktık ve o benim başı çektiğimi görerek, bana o yıl müzikten ‘‘pekiyi‘‘ verecekti.
Önceden provasını yaptırdığım üzere, sınıfa girer girmez bir işaretimle bütün sınıf ayakta hazır ola geçtik ve bir ağızdan ‘‘10. Yıl Marşı’’nı söylemeye başladık. Ne de olsa, Darbekatör askeri okuldan gelmişti.
Ben çocukken muazzam öngörülü idim, sonradan bozuldum. Ombudsmanlığın geleceğin mesleği olacağını bildiğim gibi, 10. Yıl Marşı'nın da geleceğin marşı olacağını 40 yıl önce bilmiştim.
Ancak, Darbekatör Kenan sert bir hareketle sınıfı susturdu. Yağcılığımı yememişti. Beni azarlayarak sırama yolladı.
Artık müzikten çakacağım kesinlik kazanmıştı.
* * *
Bu sefer karşı darbe planı yaptım. Sınıfta bir omuz darbesiyle Darbekatör'ü yere düşürecek, o da yerinden çıkan omzu nedeniyle rapor almak zorunda kalacaktı. Biz de vekil öğretmen olarak, mahallemizi şarkılarıyla neşelendiren Çingen Baryam'ı müzik öğretmeni yapacaktık. Baryam da bu iyiliğim karşısında bana karnemde yıldızlı pekiyi verecekti. Sınıfa da depodan aşırdığım ABD menşeili beslenme malzemelerini dağıtarak meşruiyet kazanacaktım. Ayrıca darbemi ABD destekliyormuş havası verecektim.
Ama olmadı! Hava basmak için bir gün önce konuyu kendisine açtığım İspiyoncu Melahat durumu Kenan öğretmene anlatmış, öğretmen de ‘‘Böyle bir harekete kalkışırsa ben de Taksim Meydanı'nda babasının hayalarını burar, koskoca adama 'Korkma Sönmez'i söyletirim’’ demiş.
Tabii babama kıyamadım, bizim karşı darbe de yattı!
20 yıl sonra Hürriyet Gazetesi'ndeki darbe girişimimi anlatacağım.
Allahım bu kez nasip eyle!
Paylaş