ELİME geçen her fırsatta tekrar tekrar söylüyorum. Eğer, ülkemizde parlamenter demokratik rejim gereği gibi uygulanacaksa, son seçimde büyük başarı elde eden partinin (AKP) lideri (Recep Tayyip Erdoğan) cumhurbaşkanı olur. Partinin ikinci adamı olarak Abdullah Gül hem AKP’nin başına geçer, hem de Başbakan olur.
Seçim öncesi Erdoğan’dan karizmatik cazibesi nedeniyle partisini bırakmaması istendi, ama artık inşallah 5 sene seçim yok. 5 sene sonra ise 10 yıllık bir Başbakan, eşyanın tabiatı gereği,oldukça yıpranmış bir Başbakan olacaktır. Bir sonraki genel seçimde partisine kazandıracağı katma değer, artık çok yüksek olmayabilir. Ama eğer, beklendiği gibi, Erdoğan bu hakkını kullanmayacaksa, Abdullah Gül cumhurbaşkanlığının en doğal adayıdır.
Aksi, rejimi daha fazla yaralar!
* * *
Ancak, Recep Tayyip Erdoğan yine dedüşük profilli bir cumhurbaşkanını Abdullah Gül’e tercih edebilir, zira cumhurbaşkanının Anayasal yetkilerini kırpmayı, düşük profilli bir cumhurbaşkanı ile daha kolay gerçekleştirebilir.
Erdoğan, "eşinin başı açık cumhurbaşkanı" seçmek için ünlü "Dolmabahçe toplantısı"nda Genelkurmay Başkanı’na söz de vermiş olabilir.
Ama, kendisine destek veren kitleleri yanıltabilir mi, bunu hiç ummam. AKP, 22 Temmuz seçimi öncesi meydanlarda "sizin istediğiniz cumhurbaşkanını onlar istemedi" diyerek açık CHP, zımni TSK eleştirisi yapıp, "27 Nisan muhtırası" sayesinde oylarını artırmadı mı?
Milletten yedikleri tokadı hálá hazmedememiş olanların "eşinin başı açık cumhurbaşkanı" taleplerinde ısrarı ve kriz tehdidi AKP yönetiminde etkili olursa, bu kez AKP’ye oy veren kitle aldatıldığını ve oy uğruna kullanıldığını hissetmez mi?
Şimdi dönüp, "Kusura bakmayın, ben uzlaşacağım" derse ve CHP’nin alkış tutacağı bir adayı, hem de MHP’nin 367’yi garanti ettiği bir dönemde benimserse, tabanını, hatta 27 Nisan inadı için bu kez AKP’ye oy veren DYP, MHP, ANAVATAN’lıları aldatmış olmaz mı? Onları kızdırmaz mı?
* * *
Millete, "Şimdilik böyle idare edelim, siz cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlayacak referandumda hırsınızı bir kez daha alırsınız" denirse referandumda halk hırsını kimden alır, orası meçhuldür.
Zaten, 2. turda ortak aday üzerine kilitlenebilecek olan anti-AKP kitlenin AKP adayını matematiksel olarak alt edebileceği bir ortamı AKP baştan beri istemiyordu. Sadece cumhurbaşkanlığı seçimi TBMM’de tıkanınca çok akıllı olarak taktiksel açıdan cumhurbaşkanını halkın seçmesi fikri ortaya atıldı.
Düşük profilli bir cumhurbaşkanı seçip, ardından da referanduma bel bağlamak bu kez daha beter ters tepebilir.
Millet, verdiği desteği taşıyamayan bir AKP’ye çok ama çok kızabilir!
* * *
Şimdi gözler Sezer’in verdiği görev çerçevesinde Erdoğan’ın açıklayacağı Bakanlar Kurulu listesinde. Listede Gül olacak mı? Bu sorunun cevabı aynı zamanda cumhurbaşkanı adayının Gül olup olmayacağına cevap teşkil edecek. Ayrıca, Erdoğan yeni kabineyi kurmak için 45 gün bekleyecek mi?
Bence Irak meselesi bu kadar yüksek gerilim içindeyken, ABD’deki ekonomik krizin boyutlarının henüz anlaşılmadığı bir dönemde ülkeyi "topal ördek" bir hükümetle yönetmeye kalkmak büyük yanlış olur.
* * *
Başbakan; Bakanlar Kurulu’nu, cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı adaylarını aynı anda ve kısa sürede ilan etmek zorundadır!