ANAYASA Mahkemesi’nin "türban kararı"ndan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ilk kez dün konuştu. Bu önemli konuşmayı ben de birçoğunuz gibi can kulağıyla dinledim.
Başbakan’ın mealen nakledeceğim şu sözlerini candan destekliyorum:
1) "İstisnasız herkesi kucaklıyoruz."
2) "TBMM dahil kimse denetim dışı değildir."
3) "Anayasa Mahkemesi’nin neden esasa girerek karar verdiğini anlamak için gerekçeli kararını bekleyelim, sonra konuşalım."
Ancak, Başbakan’ı dinlerken bazı anlarda "Daha önceleri nerelerdeydiniz?" demekten de kendimi alamadım.
Bakın, aklıma neler geldi:
* * *
1) İstisnasız herkesi kucaklıyoruz:
a) Neden türban düzenlemesi karşısında "tehdit algılaması" içine giren milletin bir kesiminin bu korkusunu gidermeye zerre kadar yeltenmediniz? Örneğin, neden tüm özgürlükleri birlikte ele almadınız? Neden Anayasa’da türbana özgürlük sağlarken, aynı anda türbanın kamu kuruluşlarında kullanılmasını engelleyerek, 18 yaş öncesi yasak olmasını sağlayıp sınırlarını da belirlemediniz?
b) Neden Aleviler ile iftar yaptıktan sonra, "Bana şikáyetlerini bildirmediler" diyerek Alevilerin haklı taleplerine sırtınızı döndünüz? Neden Diyanet İşleri Başkanı’nız hálá Alevileri görmezden gelir?
c) Neden DTP için kapatma davası açıldığında bu partiye sırtınızı döndünüz? Neden milyonlarca insanı temsil eden bu partiyle görüşmezsiniz?
d) Neden daha fazla insanın Meclis’te temsilini temin etmek için seçim barajını indirmediniz?
2) TBMM dahil kimse denetim dışı değildir.
a) Neden 5.5 yıldır milletvekili dokunulmazlığını kaldırmadınız?
3) Anayasa Mahkemesi’nin neden esasa girerek karar verdiğini anlamak için gerekçeli kararını bekleyelim, sonra konuşalım.
Çok haklı ama:
a) Neden gerekçeli kararı beklemeden partisinden Çiçek gibi, Fırat gibi, İyimaya gibi üyelerin karar hakkında sert açıklamalar yapmasına göz yumdu? Hadi onlar kendiliğinden konuştu ise neden onları açıkça uyarmadı?
b) Neden Meclis Başkanı’nı mahkeme aleyhine açıklama yapmaya zorlayarak prestij kaybetmesine sebep oldu?
c) İktidar yalakası gazete ve gazeteciler, mahkemeye adeta söverken bu gazete ve gazetecilere neden sert uyarılarda bulunmadı?
* * *
Pazar günü bir örnekle (Madde 24: "Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandır(a)ma(z)." sözleri ile başlayan paragrafın TBMM’de iptali) anlatmaya çalıştığım gibi Anayasa’da değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olarak tarif edilen (4. madde) 1., 2., 3. maddeler, diğer maddeler değiştirilerek dolaylı yönden değiştirilir/zedelenir/yeni yoruma tabi tutulursa Anayasa Mahkemesi’nin esasa girip giremeyeceği Anayasa’da açık değil.
* * *
Bence de artık hepimiz susalım ve Anayasa Mahkemesi’nin neden şekil (Madde 148) dışına çıkıp esasa girdiğini ve neden iptali açıklamak için gerekçenin yazılmasını (Madde 153) beklemediğini "gerekçeli karar"ın içinde açıklamasını bekleyelim.