DÜN yazdım:Milliyetçilik üzerine çalışmalar yapan ve milletlerin/halkların/insan gruplarının olgular karşısında tavırlarını inceleyen Walker Connor:
"İnsanların davranışlarını gerçeğin ne olduğu değil, insanların olgular hakkındaki inançları tayin eder" diyormuş. Biz de olguları farklı algılayabileceğimizi, olgular hakkında farklı inançlar taşıyabileceğimizi katiyen göremiyoruz, görmek istemiyoruz.
Türban olgusuna laiklik hassasiyeti yüksek halk kesimin önemli bir bölümü sadece siyasal bir simge olarak bakıyor. İnancı gereği türban takanların olduğunu adeta görmek istemiyor. Siyasal simge olarak takanları hoş görmeyi ise hiç düşünemiyorlar. Öte yanda, türbanlılar veya dini hassasiyeti yüksek olanlar ise, türbanı kendileri sadece inançları gereği taksalar bile, türbanın karşı grupta tehdit algılaması yaratabileceğini hemen hiç hesaba katmıyorlar.
* * *
Milletimizindavranışlarını gerçekler değil de, onların olgular hakkındaki inançları tayin ediyor da aydınlarımız farklı mı?
Aydınlar halk arasında inançların/algılamaların farklı olabileceğini fark etmişler mi?
Haşa! Aydınlarımızın önemli bir bölümünün milletin diğer katmanlarından pek bir farkı yok. Ben bu yazıda sadece liberal-demokrat aydınları irdeleyeceğim.
Onları irdeleyeceğim zira kendimi onlara yakın hissetmek istiyorum. Ama maalesef, onlar da Walker Connor’un uyarısının farkında değiller. Onun gözlemini göz ardı etmekteler.
* * *
Liberal demokrat aydının ana görevi toplumun tüm katmanlarının bir arada yaşamasını temin edecek politikalar üretmektir.
Bir öneri getirdiklerinde bu önerinin herkesi tatmin etmese de, herkesi kucaklamaya çalışması gerektiğini en iyi onlar bilmek zorundadırlar.
Zira, liberal demokrasi bir "ideoloji" değil, herkese kucak açan bir toplumsal yaşam tarzıdır.
Liberal demokrat bir düzende bir dönem komünistler, bir dönem muhafazakárlar, bir dönem de sosyal demokratlar iktidar olabilirler. Hatta adı liberal-demokrat olan bir parti hiçbir zaman iktidar olamayabilir de!
Liberal demokrat aydın "demokrasinin bir arada yaşama sanatı" olduğunu hiç unutmaz. Hatta, "demokrasilerde demokrat olmayanlara bile yer olduğunu" aklından çıkarmaz.
Yukarıda belirttiğim gibi de toplumların davranışlarını gerçeklerin değil, algılamaların ve inançların belirlediğini ise zerre kadar aydın iseler bilmek zorundalar.
* * *
Liberaller son dönemde AKP’nin kapatılması kararına karşı çıkıyorlar. Doğru da yapıyorlar. Kapatma oyununu Ergenekon’a mal etmeye çalıştıklarında da haklılık payları var. Devletin içine yerleşmiş desise üreten çeteler olduğu muhakkak!
Ama AKP yalakası aydınlar bu ülkede 16 milyonAKP’ye oy veren olduğu gibi 7.5 milyon insanın da CHP’ye oy verdiğini, bu 7.5 milyonun hemen tamamının AKP’nin toplumu muhafazakárlaştırma projelerini bir dayatma olarak gördüklerini, haklı haksız, bu yolda da türban için tehdit algılaması içinde olduklarını görmezlikten geliyorlar ki, ben bu duyarsızlığa çok kızıyorum.
Hele hele bu 7.5 milyon içinde derin devletten, Ergenekon’dan, hukuksuzluktan en az liberaller kadar nefret eden çok büyük bir kesim olduğunu, bir o kadar büyük bir kesimin de AB üyeliğini en az liberaller kadar özlediklerini ise tamamen göz ardı ediyorlar.
* * *
Normal yurdum liberalleri normal yurdum insanından farklı olmak zorunda değiller mi?