BENCE AKP ve bilhassa Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyunu etkilemeyi çok iyi biliyor.
Medya iki gündür "anket" ile yatıyor, anket ile kalkıyor.
Ama ortada anket yok!
Evet, ortada anket adı altında gezen bir metin var; ama o gerçek anlamda anket değil.
O bir yönlendirme!
Her şeyden önce ortaya çıkan metin, herhangi bir partinin tabanının herhangi bir konuda eğilimini ölçecek bir anket özelliği taşımıyor.
Ayrıca, anket gizli imiş ve özel bir şirket tarafından hazırlanmış.
Anket gizli falan değil, aynı anda bütün gazetelere dağıtıldı.
Ortada özel bir araştırma şirketi de yok.
***
Eğer, tabanın Cumhurbaşkanlığı konusunda eğilimini ölçmek üzere bilimsel bir anket kotarılıyor olsaydı, anket uygulanmadan önce sorular ortalık yerlere dökülmezdi.
Bir anketin soruları, anket uygulanmadan önce kamuoyuna mal olmuş ise, o anket şu anda olduğu gibi tartışılıyor duruma düşer ve bütün objektif kriterlerini yitirir.
Böyle bir duruma düşen anket amacına ulaşamaz.
Ortada ciddi bir çalışma olsaydı, sorular ortalık yere döküldükten sonra araştırma şirketinin anketi uygulamaktan vazgeçtiğini anında kamuoyuna ilan etmesi gerekirdi. Aksi halde, bu şirketin hiçbir itibarı kalmaz, bir daha da piyasadan iş alamaz.
Tersine, soruları kamuoyuna araştırma şirketi sızdırmış olsaydı, bu sefer işverenin (AKP) çoktan şirketin işine son vermiş olması gerekirdi.
Hele hele, Erdoğan dışında dört ismi şirketin bulduğunun söylenmesi, işin düzmece olduğunu açıkça ilan ediyor!
***
Bu bir anket değil, yönlendirme. Dört hedefi var:
1) Hanımları başı açık isimler telaffuz edilerek AKP dışındaki kamuoyuna uzlaşmaya açık olunduğu intibaı veriliyor.
2) Öte yanda, tabana da öyle isimler veriliyor ki reddetmeleri baştan garanti ediliyor. Bu kişiler saygın insanlar; ama sadece hanımları başı açık kişiler değil, aynı zamanda milli görüş ağırlıklı tabanda gücü olmayan kişiler. Taban haliyle, "Erdoğan mı, diğer 4 kişi mi?" sorusuyla karşı karşıya kalınca "Tabii ki Erdoğan!" diyecek.
3) AKP'deki diğer güçlü isimlere de "siz hiç heveslenmeyin" mesajı veriliyor. Adeta, tek ayrışım kriteri "hanımı türbanlı-hanımı türbansız" ikilemi haline gelince, taban hanımı başı açıkları kendine uzak bulacak, "Bizim esas liderlerimiz, hanımlarının başı kapalı olanlar, o halde neden aralarında en fazla temayüz etmiş olan Erdoğan'ı seçmeyelim ki!" diye düşünecekler.
4) Öte yanda AKP dışındaki kamuoyu da; Recep Tayyip Erdoğan dışında önerilen diğer isimleri Cumhurbaşkanlığı için yeterli bulmadığını yavaş yavaş keşfedecek.
***
Recep Tayyip Erdoğan da bu tür tartışmalarla sonunda iki hedefe ulaşacak:
1) Başı açık hanımların isimlerini Cumhurbaşkanlığı adaylığı için tartıştırdıktan sonra, "Bakın ben her türlü uzlaşmaya açığım; ama taban beni istiyor" diyebilecek.
2) Ayrıca, "Ben aramızda sizlere en yakın duranları önerdim; ama siz bile bu isimleri benimseyemediniz" diyebilecek.
Bundan sonra AKP dışı kamuoyunun AKP'ye söyleyebileceği tek şey, "Siz de kendi dışınızda birini önerin" olacak.
***
AKP'lilerin bu öneriye vereceği haklı cevabı ben köşemde yazmak istemem!