YILIN ilk gününe rast gelen perşembe günkü yazımda zamanın olmadığını iddia ettim.
Kabaca şöyle dedim:
"...Daha doğrusu zaman, sadece zihnimizde bir ölçüdür ve biz onun değiştiğini sanırız.
Asıl olan ’an’dır ve biz sadece ’an’ı yaşarız.
Nasıl ki su zerrecikleri art arda toplanarak aktığı için biz yağmuru sicim gibi yağıyor sanırız, aynen birbiri ardına sıralanan ’an’ı da zaman sanırız. Halbuki, doğumdan ölüme yaşadığımız hep ’an’dır, milyonlarca, milyarlarca an!
’An’ın dışına çıkılıp zaman yaşanamaz, zira sadece zihinde var olanın içinde yaşanmaz!"
* * *
Bu yazıma bir sürü olumlu tepki geldi. Ancak, gelen mektuplar arasında bazılarının sorduğu bir soru da bugünkü "devam" yazısının yazılmasını gerektirdi.
Soru mealen şu idi:
"Tamam zaman sadece zihinlerde var, insan sadece ’an’ı yaşar, ama bunu bilmenin faydası nedir?"
Bugün aklımın erdiği kadarıyla bu soruya cevap arayacağım.
* * *
İnsan sadece aklıyla inşa ettiği, tabii ki matematiksel tutarlılığı yüksek zamankavramının sadece zihinde var olan bir ölçü olduğunun farkına varmazsa, hep sadece zamanın, daha doğrusu zihnindeki bir kavram içinde yaşar, daha açık söyleyelim yaşadığını zanneder. Bu da "an"ı yaşamasına engel olur.
Genellikle, hemen hepimiz sanal olanın içindeki yaşama kapılıyor, "an"lardan oluşan gerçek yaşamı unutuyor ve maalesef bunun keyfine varamıyoruz.
Nasıl mı?
* * *
Her şeyden önce; zaman kavramı içinde ya geçmişe kapılıyor, iç hesaplaşmalar yapmaya çalışıyor, ya da geleceğe odaklanarak geleceğin taşıdığı aksiliklere,kötülüklere engel olmak için endişe dolu beklentilere giriyoruz.
Bütün bunları da gerçek hayatta yaşadığımız "an"ın içinde yapıyoruz. Böylece, her türlü duyguyu bize tattıracak olan "an"ı ıskalıyoruz.
İçimizde hep ya geriye dönük pişmanlık, kendimizi suçlama, ya da geleceğe yönelik plan yapma gerginliği, telaş, endişe,korku gibi olumsuz duygularla yaşıyoruz.
Halbuki, haz, zevk, keyif, mutluluk gibi duygular sadece ve sadece "an"ın içinde gizli.
Biz bunları devamlı ıskalıyoruz.
Meramımı anlatmak için verebileceğim en anlaşılır örnek, cinsellikten aldığımız hazdır. Cinsel haz sadece bir an yaşanır ve doruğuna çıkmak için mekánın ve zamanın dışına çıkmak gerekir.
"Cinsel hazzım ne kadar zaman sürecek?" hesabıyla yaşanan hazzı hissedebilmek mümkün değildir!
* * *
Acı,üzüntü gibi rahatsız edici duyguların da "an"ın içinde olduğunu keşfedersek bunların da "an" kadar geçici olduğunu görürüz.
"Derdim bana derman imiş!"
Bu sözün anlamını "an"ı kavramadan kavramak mümkün değildir. Ölümün doğallığını da; milyonlarca yıl var olacak bir dünyada 20, 50 veya 80 yıl zaman geçirmenin arasında fark olmadığını fark etmeden çözemeyiz.
Asıl olan "an"dır ve zaman üzerinden düşünmek bu dünyada zaman kaybetmektir.