SİZ bu satırları okurken ABD’deki başkanlık seçiminin sonucunu biliyor olacaksınız, ben ise bu yazıyı yazdığım saatlerde sonucu bilmiyorum.
* * *
Dün de yazdığım gibi seçimi Obama,siyah azınlığa mensup bir lider olarak beyaz çoğunluğun oyları ile kazanırsa bu sonuç sadece ABD demokrasisinin bir başarısı değil, demokrasi yolunda tüm dünya insanlarına umut vaat eden bir gelişme olacaktır.
Ancak, galiba zafer aynı zamanda Barack Obama’nın başkanlığının ilk aylarında önündeki en büyük engel olacaktır.
Zira, sadece ABD’nin kendini ezik hisseden vatandaşları değil, tüm dünyanın "zencileri" ondan çok şeyler bekleyeceklerdir.
İnsanlar onun adeta bir günde dünyadaki tüm fenalıkları düzeltmesini isteyecektir.
Beklentilerle nasıl baş edeceği onun liderlik notunu belirleyecektir.
Başına gelebilecek en büyük sıkıntı beklentilerin sükûtu hayale dönüşmesidir.
Büyük beklentiler insanın ardına büyük rüzgárlar almasını sağlayabileceği gibi büyük sükûtu hayaller önüne büyük fırtınalar çıkarabilir.
* * *
Obama’nın önündeki ikinci büyük sıkıntı ise benim adına negatif seçim dediğim bir seçimle seçilmesi olacaktır. ABD halkı kendisine bir siyasi olarak ne yapacağını bilip de destek verdiği için değil, şu andaki yönetime büyük tepki duyduğu için meyledecektir.
ABD halkı bir anlamda Bektaşi’nin şarap seçerken takındığı tavır içindedir!
Negatif seçim 2002’de AKP için de geçerli idi, ancak AKP 2007’de pozitif seçimle seçilmeyi de becerdi.
Obama’nın ABD’deki ekonomik kriz hakkında Cumhuriyetçilerden farklı çözüm önerileri olup olmadığı açık olmadığı gibi, Irak’tan 18 ayda çekilme söylemi ile Cumhuriyetçilerin "Zamanı gelince çekileceğiz" söylemi arasında ne gibi bir fark olduğunu ben çözümleyebilmiş değilim.
Ayrıca, Obama’nın savunduğu "İran’la diyalog" nükleer silah geliştirme yolunda İran’a zaman mı kazandıracaktır, yoksa dünyanın en ideolojik ülkesini "muasır medeniyetlere" katılmaya ikna mı edecektir, bu sorunun cevabını Demokratların ne kadar bildiklerinden ben emin değilim.
Unutulmamalıdır ki, 2009’da Ahmedinejad’ı da bir seçim beklemektedir ve çok radikal bir girişim yapamazsa seçimi kaybetme ihtimali yüksektir. Ahmedinejad seçimlere Batı ile uzlaşan mı yoksa Batı’nın zulmü karşında mazlumu oynayan lider olarak mı girmek isteyecektir?
Obama’nın dış politikada ağırlığı Afganistan’a kaydıracağını söylemesi ve ABD’nin ezeli dostu Pakistan’ın El Kaide’nin kendine mesken seçtiği Veziristan bölgesine saldırmaktan bahsetmesi dünyanın gerçeklerinioldukça zorlayan sözlerdir.
* * *
Ancak, bir siyah olduğu için değil ama neo-conların ardından iktidara gelecek Demokratların lideri olarak ABD’nin dış politikasını tek kutuplu dünya anlayışından çok kutuplu dünya algılamasına çevirmesini Obama’dan bekleyebiliriz.
Yine ABD’nin liderliğinin kabul gördüğü bir dünyada "çok kutuplu dünya" anlayışı ile Obama, örneğin Ortadoğu’da komşu ülkeleri, büyük devletleri, hatta BM ve NATO gibi kurumları daha aktif devreye sokabilir, sıkıntılarını onlarla paylaşabilir.
Rusya gerçeğini daha rahat kabullenebilir, Rusya’nın NATO tarafından kuşatılmasına karşı gösterdiği tepkiyi daha rahat anlayabilir.
* * *
Yarın somut sonuçlar karşısında Türkiye-ABD ilişkilerini yazacağım.