Paylaş
Erdoğan, ’Etnik kimliği Kürt’tür... Anayasa’da her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının tanımı vardır. Nedir o; Türk’tür’ dedi... ’Ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, etnik kimliğim benim Kürt’tür, etnik kimliğim Laz’dır, Çerkez’dir, Gürcü’dür, Abaza’dır, Arnavut’tur, Boşnak’tır’ vesaire bunu der. Ama ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Anayasa’daki vatandaşlık olarak her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının tanımı vardır. Nedir o; Türk’tür. El ele, omuz omuza bizi kimse tutamaz, bu birliğimizi beraberliğimizi yaygınlaştırırsak kan, kin, ölüm bunu bozamaz." (Hürriyet-15.04.2006)
* * *
Aynı Recep Tayyip Erdoğan, son 6 ayda aynı konuda neler demişti?
- Meseleleri demokratik cumhuriyet ile çözeriz.
- Kürt sorunu vardır!
- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.
- Türkiyeli.
- Alt kimlik, üst kimlik.
- Kimseyi "ben Türküm" demeye zorlayamazsınız.
* * *
Başbakan’ın kullanmadığı bir sıfat da vardı: Türk!
Zira o "Türk" olmayı Kürt olma, Laz olma, Çerkez vb. olma ile bir tutuyor ve herkes için farklı olabilen "alt kimlik" olarak tarif ediyor, ortak "üst kimlik" olarak da "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı" veya "Türkiyeli" tanımını kullanıyordu.
Nitekim, "Türkiyeli" sözü millet arasında da genel kabul görmüş ve araştırmalarda "Sizi en iyi hangi sıfat tanımlar?" sorusuna verilen cevaplarda çok büyük bir payda elde etmeye başlamıştı.
Geçen yaz Başbakan, "Kürt sorunu"nu "demokratik cumhuriyet" ilkeleri çerçevesinde çözeceğini beyan ettiğinde "demokratik cumhuriyet" sözünü daha önce Apo telaffuz edip ayrıca "bunu Türklerin de bir gün anlayacağı"nı ilan ettiği için bu mesajı PKK "siyasallaşma sürecinde" kendisine uzatılan bir el olarak kabul etmişti.
Birileri de galiba Başbakan’a "Bu eli uzatırsan PKK’yı evcilleştirir, dolayısıyla terör sorununu çözen ilk Başbakan olarak tarihe geçersin" diye akıl vermişti!
Aynı çapsız danışmanlar, ABD’ye önce "buyur gel" dedirtip 1 Mart Tezkeresi ile nanik çektirmişler, ne niyete hizmet ettiği belli olmayan Suriyeli gazeteciyle işbirliği yapıp sonradan elleri havada kalsa da Başbakan’la HAMAS’ı kucaklaştırmışlardı.
Son icraatları ise mezarlıkta ıslık çalarak yok saydıkları; ama karşısında "her an bizi götürebilir" zannıyla tir tir titredikleri ABD’ye "Başbakan’ı tepe tepe kullanmayı teklif" etme garabetine kapılmalarıdır.
* * *
Susurluk’ta Mercedes’e çarpan kamyon her şeyi ortalık yere dökmüştü.
Şemdinli’de Başbakan’a ne çarptı bilmiyorum; ama o çarpan ne ise Başbakan’ı ortalık yerlere döktü.
Bu köşede ısrarla yazıyorum.
Güneydoğu’yu kim yönetirse, görünüm ne olursa olsun, Türkiye’yi o yönetecek diye!
Şimdilik gözüken o ki kazanan, çapsız danışmanlarının peşine takılan Başbakan değil.
Adama ölümü gösterip sıtmaya razı ederler!
Paylaş