ÜLKELERİ "açık hapishane" haline getiren ortamlar; faşist, komünist, şeriatçı vb. despot düzenlerin yazılı kanunları olduğu kadar "yazılı olmayan kurallar"ıdır.
Geçen hafta gazetelere yansıdığına göre; İran’da bir yetkili, Türk hanım gazeteciye, İran’da kadınların başlarını örtme mecburiyetleri olmadığını söylemiş ama eminim İran’da hiçbir kadın başını açmaya cüret edemez. Neden?
Zira, o ülkede herkesin soluduğu toplumsal baskı herhangi bir kadının sokakta başı açık gezmesine izin vermez de ondan!
* * *
Tunceli’de TBMM Başkanı Bülent Arınç ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu önünde folklor oynayan kız çocuklarına türban takılması ile ilgili herhangi bir kural olmadığı gibi, muhakkak ki ikisi de bu konuda herhangi bir istekte bulunmamışlardır.
Vali de herhalde durumdan önceden haberdar değildi.
Belli ki bir işgüzar "durumdan vazife çıkarmış".
* * *
Toplumlar, kendilerinden güçlü olduğunu varsaydıkları siyasiler, liderler, bürokratlar, zenginler vb. karşısında iki nedenle onların dümen suyuna gitmeyi tercih ederler:
1) Güçlü olana yağ çekmek,
2) Güçlü olandan korkmak.
Bu tür tepkilere güruh psikolojisi de eklenince tepkiler geometrik olarak büyür.
Örneğin, kalabalık önünde "güçlü"yü, sadece bir kişi alkışlamaya başlasa, diğerleri hemen ona katılırlar.
Kendine yağ çekilmesine dayanan "güçlü" de kelaynak kuşu misali çok nadir rastlanan bir insan türüdür.
Faşizmin en kirli yüzü hem korkuya, hem de biada kucak açan bir rejim olmasıdır.
Son dönemde insanlarımız arasında "İslami hassasiyetinin" yüksek seviyede olduğunu gösterme merakı oldukça arttı.
Eskiden lüks araba sınıfı içinde addedilen "cip"lerde mini etekli hanımefendiler arz-ı endam ederken, şimdi aynı cipleri kullanan türbanlı hanımların sayısının süratle arttığını gözlemliyorum.
Türbanlı hanımlar aniden zengin olmaya mı başladılar?
Yoksa, eski mini etekli hanımlar hidayete mi erdiler?
Keza, sokakta da türbanlı hanım sayısı her geçen gün artıyor.
Toplumda gönüllü dindar sayısı mı artıyor, yoksa bazıları kendilerini bu şekilde giyinmeye mecbur mu hissediyorlar?
* * *
Katıldığım bir toplantıda koskoca bir vali yardımcısının bir AKP milletvekili önünde yaptığı "garabet konuşmanın" ne kadarının vali yardımcısının gerçek görüşü olduğu, ne kadarının yağ çekmeye yönelik olduğu çözememiştim.
* * *
Bülent Arınç’ın öğrenci kızların örtünmesi ile ilgili herhangi bir talimatı olmadığından, olamayacağından eminim.
Ancak, bu konuya o kadar çok vurgu yaptı ki, ama kendisine yağ çekmek, ama hışmından korktukları için birileri kızları kapamayı akıl etmiş.
* * *
Lider-vatandaş ilişkisi imam-cemaat ilişkisi gibidir!
İmam da, lider de hem söylediklerinden, hem de davranışlarından sorumludur.