AKP, tabanı ile ilk defa ters düşüyor

BU satırlar kaleme alındığı esnada "5 Eylül Tezkeresi" henüz TBMM’de oylanmamıştı. Ancak, büyük çoğunluk gibi ben de bu sefer "tezkere"nin TBMM’den geçeceğini umarak bu yazıyı yazıyorum.

Yazıyı kaleme alırken de üç ön kabulümü baştan sıralamak istiyorum:

1) AKP, Lübnan’a asker gönderilmesi kararını içeren tezkereyi kabul ederse doğrusunu yapacak.

2) Demokrasilerde hükümetler pekálá kendi tabanları ile zaman zaman ters düşebilirler. Seçilmiş olmak illa ki her zaman tabanın istediğini yapma mecburiyeti yaratmaz. Evladının faydası için onunla bazen ters düşen bir ebeveyn gibi hükümetler de bazen milli çıkarlar açısından kendi tabanları ile çelişebilirler.

3) Türk milletinin büyük çoğunluğu, hele hele AKP’nin omurga tabanı Lübnan’a asker gönderilmesine karşı. Kimse bunun aksini söyleyemez.

* * *

AKP iktidar olduğu günden beri ilk defa kendi tabanı ile ters düşen bu kadar güçlü bir karar alıyor.

Muhakkak, AKP’nin tabanını memnun edemediği bir sürü örnekle karşılaştık ama bu boyutta bir çelişki ilk defa yaşanacak.

Muhalefetin eline geçecek en önemli fırsatı tepe tepe kullanacağından ise kimsenin şüphesi olmasın.

Bu kadar sert bir çelişkinin altından AKP nasıl kalkacak, ben çok merak ediyorum.

Türkiye’de binlerce camide yükselecek "cami cemaati"nin sesini AKP iktidarı nasıl yumuşatacak, hep beraber yaşayıp göreceğiz.

* * *

AKP bu kararı ile, bana göre ülke için doğrusunu yapıyor ama yaman bir çelişkinin de altına imza atıyor.

AKP, bu kararı ile hem ABD, hem AB hem de BM ile paralel davranmayı kabul ediyor ancak hem ABD, hem AB hem de BM Güvenlik Konseyi üyeleri Hizbullah’ı bir terör örgütü olarak görüyorlar. Öte yanda AKP’nin gönlü Hizbullah’a terör örgütü demeye varmıyor.

AKP’ye göre Lübnan Hükümeti’ne üye veren Hizbullah bağımsızlık mücadelesi içinde bir siyasal parti. AKP’nin zımni kabulüne göre bu "siyasal partinin" milis güce sahip olması, bu gücün zaman zaman İsrailli sivilleri öldürmesi, hatta kendi halkını İsrail’e karşı kalkan olarak kullanması ihmal edilebilir detaylar. Ama, Batı’nın gözünde Hizbullah, HAMAS, El Kaide "medeniyetler çatışmasını" körükleyen ve açıkça hasım kabul edilen örgütler.

Batılı güçler, BM kararı ne olursa olsun, herhangi bir çatışma olmasa dahi; Hizbullah’ı nihayetinde "silahsızlandırmak" gereken bir güç olarak kabul ederken; Türkiye Hizbullah’a karşı kendini iki arada bir derede hissedecek. (Burada illa ki sıcak bir çatışmadan bahsetmiyorum.)

Türkiye hiç karışmasa dahi; "cami cemaati" Hizbullah’ın siyasi ve maddi kayıplarından AKP’yi sorumlu tutacak ve üstelik Hizbullah’ın kayıpları cemaat tarafından İsrail’in artı hanesine yazılacak: "AKP İsrail’e hizmet ediyor!"

Öte yanda; Türkiye’nin Lübnan’da diğer güçlerden koparak tek başına Hizbullah lehine hareket etmesi ise eşyanın tabiatına aykırıdır.

* * *

Ben "Lübnan’a asker gönderilmesini" destekliyorum ama aynı zamanda Hizbullah’ı terörist (mücadele yöntemi olarak terörü kullanan) bir örgüt olarak görüyorum. AKP bunu söylemiyor veya söyleyemiyor.

AKP bu yaman çelişki ile nasıl baş edecek, bunu yaşayıp göreceğiz!
Yazarın Tüm Yazıları