GAZETELERE yansıdığına göre AKP’nin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) 5.5 saat toplantı yapmış ve Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adaylığı konusunda tereddütler doğmuş.
Bazıları 22 Temmuz’da yeni koşulların oluştuğunu düşünüyorlarmış. Bazı MYK üyeleri de Gül’ün icracı bir görevde kalmasını istiyorlarmış. Ancak, diğer bazılarına göre de Başbakan’ın ünlü "Dolmabahçe Toplantısı"nda Genelkurmay Başkanı’na verdiği bazı sözler de bu "teredütte" etkili oluyormuş. Başbakan’ın yakınları Gül’ün aday olmaması için kulis yapıyorlarmış!
* * *
Eğer bu haber doğru ise; ben çok üzülürüm.
Millet 1954’te DP’ye gösterdiği teveccühün ardından ilk kez 53 yıl sonra, AKP’ye iktidarda iken oylarını artırma sevinci yaşattı. %47 oranında oy alan AKP muazzam bir zafer kazandı. Ülkede oy kullanan her iki kişiden birisi bunca parti arasında AKP’yi tercih etti.
Bu tercihte AKP’nin önemle ekonomi alanında başarıları rol oynadı. Ama, AKP’ye yaşatılan "cumhurbaşkanı seçimi krizi" de çok büyük rol oynadı. Millet tercihini AKP lehine kullanırken TSK’nın 27 Nisan’da verdiği muhtıraya da tepkisini gösterdi. Hatta, bazı vatandaşlar sırf bu muhtıra nedeni ile AKP’yi tercih ettiler. AKP de meydanlarda cumhurbaşkanı mağduriyetini alabildiğine kullandı. Gül’ü bu uğurda ortaya sürdü. Gül de içine düştüğü mağduriyet durumunu partisi lehine kullanarak AKP’ye şahsen oy kazandırdı. Şimdi ise partinin en yüksek organlarından MYK "tereddüt" yaşıyormuş!
İşte bu olmadı!
* * *
Başbakan ile Genelkurmay Başkanı’nın gündemi gizli toplantı yapmalarının hangi koşullarda makul karşılanabileceğini başından beri sorguluyorum. Bence gizli toplantı sadece güvenlik konusunda yapılabilir. Diğer konuların gündemi açık olmak zorundadır.
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın Dolmabahçe’de ne konuştukları, karşılıklı ne sözler verdikleri, Başbakan’ın ifadesi ile; Abdullah Gül’den bile gizli tutulduğuna göre bu toplantı hakkında spekülasyon yapmak serbesttir ve hatta etik kurallara uygundur.
Bazılarına göre; Başbakan 22 Temmuz öncesi 200’e yakın AKP milletvekilini Dolmabahçe’de Büyükanıt’a verdiği söz çerçevesinde elemişti.
Şimdi de aynı toplantıda Gül’ü cumhurbaşkanı adayı yapmayacağına dair Başbakan’ın Büyükanıt’a başka bir söz verdiği bizzat AKP kulislerinde konuşuluyor.
* * *
Bu spekülasyon bana bazı tatsız sorular sordurdu:
1) Bir insan, Başbakan dahi olsa, milli iradeyi hiçe sayan bir söz verebilir mi?
2) Hele hele, milli iradenin tersine, onu hiçe sayan söz verebilir mi?
3) Eğer, Gül aday yapılmayacaktı ise, neden meydanlarda Gül’ün mağduriyeti defalarca dile getirildi? Millet ile alay mı edildi?
4) Milli iradeye saygısızlığı nedeni ile CHP’ye kızıyoruz, hadi o kaybettiği için ne söylediğini bilmiyor. Seçimi açık ara kazanan AKP de mi milli iradeye karşı duyarsız?
5) Bu andan itibaren; eğer başka bir kişi aday yapılırsa; Recep Tayyip Erdoğan amiri olduğu Genelkurmay Başkanı önünde boynunu bükmüş bir lider durumuna düşmeyecek mi?
* * *
Başbakan’ın bazı sözler verdiğine dair yapılan spekülasyonların yanlış çıkmasını canı gönülden diliyorum. Zira, ben her koşulda "millet kazansın!" istiyorum. Milletin görüşleri kişisel görüşlerden farklı olsa dahi mutlaka milletin dediğine karşı saygılı olunmalıdır.
Başbakan bir an önce "Dolmabahçe zirvesi"nde neler konuşulduğunu ve dahi konuşulmadığını açıklamak zorundadır.
Aksi halde, muazzam bir başarının hemen ardından bir girdaba yakalanmak üzeredir!