AKP’nin hal-i pür melali!

3 Kasım 2002 günü Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy verenlerin AKP’den bekledikleri kabaca şunlar idi:

1) Yolsuzluklara son verilecek, yolsuzlukların üzerine gidilecek.

2) İşsizlik ve yoksullukla mücadele edilecek. Başbakan bunun için 3 yıl süre istemişti.

3) AB’ye üye olmak için büyük mücadele verilecek.

4) Askerin siyasi alanda etkinliği azaltılacak.

5) İslami hassasiyete kulak verilecek; türbanlı gençlerin üniversitede okuması için mücadele edilecek, imam hatiplilerin önündeki katsayı engeli kaldırılacak.

6) Özgürlüklere sahip çıkılacak.

7) Kürt meselesinin üzerine gidilecek.

8) Milli Görüş terk edilecek, taban bütünüyle kucaklanacak, vb...

Ben de 3 Kasım günü AKP’ye oy veren yüzde 34 gibi bu beklentilerle partiyi destekledim.

Nasırın nasıl acıttığını en iyi nasır ağrısı çekenler bilir zannettim!

AKP statükoya savaş açmış idi ve çevreyi sırtlayıp merkeze taşıyacaktı!

Bugün 4 Temmuz 2006!

Aradan tam 3.75 yıl veya 44 ay veya kabaca 1335 gün geçmiş!

Bırakın "ittifak" safsatalarını, "cumhuriyet elden gidiyor" teranelerini ve sadece elinizi vicdanınıza koyarak yukarıda sıraladığım 8 beklentiden AKP’nin kaçını yerine getirdiğini kendi kendinize sıralayın. Ben fikrimi söyleyeyim:

AKP aradan geçen bunca zaman içinden yukarıda sıraladığım beklentilerin hiçbirini karşılamadı, karşılayamadı!

* * *

Seçimle işbaşına gelmesinin ardından 3.75 yıl veya 44 ay veya kabaca 1335 gün sonra AKP değil yolsuzlukların üzerine gitmek, Yüce Divan’a yolladıkları birer birer paçalarını kurtarırken, kendisi de Ali Dibo oyunlarının içine daldı.

İstihdam katiyen artmaz iken, herkesin cebindeki para sadece bir haftada yüzde 20 eridi.

Bugün AB ile dost muyuz, düşman mıyız, ayırt etmek mümkün değil.

Türbanlı gençler AİHM önünde bizzat hükümet tarafından satıldı, imam hatipler ile açıkça dalga geçildi. Milli Görüş gömleğini giymemiş herkes dışlandı.

* * *

Ancak, beni en fazla sukut-u hayale uğratan husus, AKP’nin kör koltuk uğruna statükoya teslim olmasıdır. Özgürlükleri değil artırmak, eldeki hakları dahi gasp etmesidir.

Bu köşeyi takip edenler bilir; ben AKP ile TSK arasındaki çekişmeyi kimin kazanacağını Terörle Mücadele Yasası (TMY) tayin edecek diye yazıp durdum.

TBMM’nin yaz tatiline girdiği geçen hafta TMY’deki değişiklikler TBMM’den geçti ve Adalet Bakanı’nın "İnşallah bu maddeleri uygulamak zorunda kalmayız" sözleriyle AKP statükoya tamamen teslim oldu!

Çok değil, 1 yıl önce Başbakan, Apo’nun çağrısına uyarak Kürt meselesini "demokratik cumhuriyet" kuralları içinde çözme sözü verdi, Kürt meselesini kabul etti. Bugün ise TMY’yi hal ve gidişinden şüphe edilecek her Kürt’e kök söktürecek şekilde hayata geçirdi!

Şemdinli Savcısı’nın satılması, İstihbarat Başkanı’nın sırtı sıvazlanıp ardından kapı önüne konması, altına imza atılan ek protokol inkár edilerek Rum Kesimi’ne limanların açılmaması, Türkiye’ye AB kapısının kapatılması, statükoya giden yolda ara istasyonlardı.

* * *

Başbakan bu tavizlerle Cumhurbaşkanlığı’nı kapacağını sanıyor!

"Yok aslında birbirimizden farkımız!" demeye çalışıyor. Statükoya alkış tutuyor.

3 tam ve dahi üç çeyrek yıl sonra AKP’nin hal-i pür melali:

"Ona buna olan AKP’ye de oldu, AKP kendi cüppesi altında kayboldu" durumudur.
Yazarın Tüm Yazıları