Bundan takriben bir yıl önce hükümet, limanları Rumlara açmayı kapsayan Ek Protokol’ü imzaladığında, 31.07.2005 tarihinde şunları yazmışım:
"Ek Protokol’ü imzalayan hükümeti tebrik ediyorum!
Şimdi hükümete dört koldan saldıracaklar. Kıbrıs’ı satmakla, AB’den hiçbir şey almadan bir kez daha taviz vermekle, hatta ’vatana ihanet etmekle’ suçlayacaklar.
Üzerine beter gelecekler. Etrafında geniş bir muhalefet çemberi örecekler.
Ancak, hükümet büyük bir cesaret ve özveri ile protokolü imzaladı.
Hükümetin, yaşayacağı tüm sıkıntıları göze alarak Türkiye’nin doğru rotasında ilerlemesi için attığı bu imza çok önemlidir. Kutlarım.
...Kendi tabanını da kuşatan ulusalcı/milliyetçi rüzgárın etkisiyle ’Ek Protokol imzasını’ 3 Ekim’e dek sallayıp sallamayacağı tartışılırken atılan bu imza Türkiye’yi de, hükümeti de tüm zorluklarına rağmen doğru yörüngesinde tutacak bir harekettir.
...Bu imzayla hükümet atı aldı ve Üsküdar’ı geçti. Ardından kopacak toz duman, sadece ’mağlup olduğunu fark edenlerin psikolojik travmalarının’ dışa yansıması olacaktır..."
Geçen hafta bir sohbet sırasında AKP’nin dış ilişkiler konusunda aktif bir milletvekili, birkaç dostun yanında kendisine "limanlar konusu" açıldığında yekten "açamayız!" dedi.
"Neden?" diye sorulduğunda, önce "Devlet müsaade etmiyor" diye cevap verdi. Bu cevabının sohbet ettiği insanları tatmin etmediğini görünce bu sefer, "Genel seçimlerden sonra imzalarız" dedi. Nedeni ise AKP seçimden önce limanları Güney Kıbrıs yönetimine açarsa seçimi tek başına kazanamayacaklarını düşünmesi idi!
Başbakan o milletvekilini doğruluyor.
"Efendim bunlar Kıbrıs’ta limanları verecekler, havaalanlarını açacaklar, EkProtokol’üimzalayacaklar gibi çirkin muhalefetin içerisine girmek çok yanlış..." derken attığı imzayı dahi inkár edebiliyor.
* * *
Ben 28 Şubat’ta mağdur edildiği için Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıktım. Bir liberal-demokrat olarak da başta "AB politikaları" olmak üzere bugün peşine düştüğü statükoya karşı çıkan tüm tavırlarına destek verdim.
Ancak son bir yıldır AKP, statükonun girdabına kapıldı gitti!
Bu girdabın etkisiyle Milli Görüşçü tabana sarıldı, popülizmin pençesine düştü!
Başbakan, Kıbrıs’ta statükonun tüm tehdidine rağmen, "Annan Planı"na destek verdiğinde, bugünkü korkularının tersine, milletten aldığı desteği hiç kaybetmediğini dahi unutmuş gözüküyor.
Ben AKP’den liberal politikalardan vazgeçtiği gün koptum.
Kendilerini liberal-demokrat addeden bazı dostlarımın, katıldığım bazı TV programlarında AKP’yi savunmalarını da hayretle izledim.
Bakalım, izleyelim; liberal-demokratlar şimdi nasıl tepki verecekler?