Abuk bir ülkede yaşıyoruz

ZAMANINDA; başkasına sattığı gazetenin ismini büyük bir pişkinlikle yeni çıkardığı gazetede de kullanan, ancak mahkeme kararı ile sattığı ismi yeni gazetede kullanmaktan men edilen, bu sefer de Başbakan Erdoğan’ı gazeteyi sattığı patronu ismi iade etmesi için "ikna etmeye" zorlayan gazeteci, gazeteleri Sabah’ın satışı konusunda yazdıkları için "Maksadımız kimseyi suçlamak değil.

Sadece suret-i haktan görünenlerin, aslında böyle bir niyetleri olmadığını anlatmak" cümleleri ile uyarınca insan "Vah vah, Ahmet Çalık’ı savunmak kimlere kalmış!" demeden edemiyor.

* * *

Dünyanın en abuk kredilendirme yöntemiyle gazete-TV sahibi olunan ülkemizde Erdoğan’ın 1 Mayıs’taki tutumunu sözüm ona eleştirmek uğruna, "Üç beş sendikacı ve sivil toplum önderi dahi Ergenekon provokasyonu konusunda ikna edilemedi" diyebilen gazeteciler de olacaktır.

Her yerde her daim hazır bulunan Ergenekoncular, DİSK ve ÖDP binalarına kaçtıkları için 1 Mayıs günü bu kuruluşların binalarına gaz bombası atıldı!

* * *

İktidar yalakaları arasında kendi cehaletinin farkına dahi varamayacak kadar cahil olanları geçen aralık ayında yayınlanan Tarhan Erdem’in türbanlıların sayısı arttığına dair araştırması hakkında da, kendileri sadece rivayetlere dayanan yazılar yazabildikleri için, "Bir rivayete göre (’araştırma’ demek istemiyorum), son birkaç yıl içinde örtünenlerin sayısı dörde katlanmış" diyebilecek kadar saçmalayabilmişlerdi.

Şimdi de Taksim’de Ergenekon aramaları, beyin kapasiteleri için doğal bir işlem!

* * *

"Ayakları baş yapmak üzere" iktidara talip olan, kendilerini "ayak" hissedenler tarafından "zenci" addedilerek iktidara getirilen Başbakan, şimdilerde kamu bankalarının yöneticilerini ileride hesap verebilecekleri abuk kredileri vermeye zorluyor ama zamanında kendisi "Yoksulluğu, yolsuzluk yaratır" sloganıyla, benzer işlemlere yeltenen eski bir başbakanı Yüce Divan’a yollamıştı.

"Batı’dan ahlaksızlığı değil bilimi alın!" diyen aynı Başbakan şimdilerde partisinin kurtarılması için Batı’nın ahlak değerlerine sığınmaktan hiç sıkıntı duymuyor.

Batı’da en güvendiği dostlarından biri, "22 Temmuz seçimlerindeki parlak zaferi nedeniyle kendisine olması gerekenden fazla güvenmeye başlamıştı" deyince de herhalde "Ahlaksızların dostluğu bu kadar olur" diyecektir.

* * *

Başta AKP’nin lideri olmak üzere bazı AKP’lilerde ve AKP yalakası bazı medya mensuplarında "akıl tutulması" yaşanıyor.

22 Temmuz sonrası yakalanan muhteşem seçim zaferini bir halk hareketi olarak görenler, tüm liberallerin AKP’ye oy verdiğini söyleyecek kadar saçmalama özgürlüğü kullananlar, AKP liderlerini abukluk yarışına tahrik ettiklerinin belki de farkında değildiler.

Önce türbanın diğer özgürlüklerden ayırt edilmesiyle, şimdi de 1 Mayıs’ta işçilerin bizzat AKP tarafından satılması ve dahi Sabah-atv devrinde yaşanan garabet nedeniyle az sayıda da olsa, medya mensupları nihayet "uyanıyor"!

Ama gelin görün ki abukluk yarışı yine de bütün hızıyla hálá devam ediyor!



Not: Vahit Erdem geçen hafta AKP’yi eleştirmişti. Ben de 30.04.08 günü yazdığım "Lakin Vakit Geç Değil mi?" başlıklı yazımda kendisini "batan gemiden" inmeye kalkma niyeti içinde olmakla eleştirmiştim. Telefonla aradı ve daha önceleri de benzer eleştiriler yaptığını söyledi. Ayrıca söz konusu söyleşisinde sadece AKP’ye değil, siyasi arenadaki herkese uyarı yaptığını belirtti.
Yazarın Tüm Yazıları