ÖNCE bir düşüncemi nakletmek isterim. Dışişleri Bakanlığı’nın son dönem Ortadoğu politikasını büyük çapta destekliyorum.
Ayrıca, Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol ile Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Namık Tan’ın, arada bir Başbakan Başmüşaviri Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun katılımını da temin ederek bazı basın mensuplarıyla periyodik olarak yaptıkları bilgilendirme/tartışma toplantılarını da katılımcı demokrasi açısından çok hayırlı buluyor ve doğru/yanlış-tartışmalar/sorular çerçevesinde katiyen kaybetmedikleri nezaketleri ve engin sabırları için de kendilerini kutluyorum.
Diplomatlığın ne kadar zor bir meslek olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
* * *
Son dönemde Türkiye Irak’ta ve İran’da, hem aktif hem de yol gösterici rol oynuyor.
Bu durumdan haklı olarak yararlanarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da ABD Başkanı’nı ABD’de ziyaret etmek istedi. Dışişleri, ABD’ye
- Bir maniniz yoksa münasip bir zamanınızda Başbakanımız ziyarete gelecek, diyerek başvuruda bulundu.
Benim bildiğim kadarıyla, ziyaret talebi kamuoyuna açıklanmadan evvel muhakkak karşı tarafın ön oluru alınır. Ben olurun alındığını; ama henüz zamanın saptanmadığını sanıyordum.
Ancak, "...Başbakan Erdoğan’ın, İran, Irak, İsrail ve Filistin sorunlarını görüşmek üzere ABD’ye acil olarak yapmak istediği ziyaret, Beyaz Saray’dan beklenen randevunun gelmemesi üzerine sonbahara kaldı. Erdoğan dün Meclis’te gazetecilerin ’ABD ziyaretinin temmuzda gerçekleşme olasılığını’ sormaları üzerine, ’Şimdilik yok gibi’ dedi. Bu ziyaretin ne zaman gerçekleşebileceği sorusuna karşılık da ’En geç sonbaharda’ yanıtını verdi..." (Hürriyet-07.06.2006)
Belli ki, ziyaret talebi nazikçe reddedilmiş! Neden?
Türkiye’nin ABD’ye Ortadoğu politikalarında olumlu katkılarda bulunduğu bir dönemde bu ziyaret talebinin ötelenmesini anlamak oldukça zor.
* * *
Ziyaretin öteleneceği haberini hafta başında Yasemin Çongar (Milliyet-05.06.06) ima etmişti. Ancak, gerekçe çok ilginçti.
Çongar, mealen Türkiye’nin son günlerde içine girdiği hassas dengeler çerçevesinde ABD’nin taraf tutar bir görüntü vermek istemediğini yazdı.
Ben Çongar’ın yazdıklarını; ABD, Başbakan’ı davet ederse hükümetin tarafını tuttuğu intibaı yaratmaktan çekiniyor diye anladım.
ABD, Türkiye’de kimi kırmaktan çekinebilir?
Açık yazalım, ABD böyle bir çekince duyuyorsa, hassasiyeti TSK’yı incitmemek olmalı!
* * *
Türkiye ile ABD arasında "seviyeli bir birlikteliğin" yeniden kurulduğu, ABD Dışişleri Bakanı Dr. Condoleezza Rice’ın Başkan Bush üzerinde büyük etkisi olduğu ve AKP Hükümeti ile yakın mesai içinde çalışmak istediği söyleniyordu. Gerçekten de Rice, İran’a yeni açılım yapacağı günde dahi bizim Dışişleri Bakanımızı arayarak destek istemişti.
Hükümete yakın kaynaklar; ABD’de hükümete tepkinin Pentagon (asker) kaynaklı olduğu; ama başkanlık sistemiyle yönetilen ABD’de Başkan’ın Dışişleri’nin sözünü dinlediğini iddia ediyorlardı.
Şimdi, çizilen bu resim yara aldı!
* * *
Ziyaret talebenin reddi, Türkiye’nin dışarıdan bakılınca nasıl bölük pörçük resim verdiğinin çok açık bir göstergesidir.