Onun Türkiye’de nadir rastlanan bir özelliğe sahip olduğunu düşünüyorum. O bir gerçek entelektüel. Kendisine has duruşu, kavrayışı ve sunuşu var.
Söylediğinin şu veya bu şekilde taraf bulması için gayret sarf etmiyor, görüşlerinin ters tepmesinden gocunmuyor. O "kendi kendisinin adamı" ve Türkiye’de bu niteliğe sahip insan sayısı çok az.
* * *
"Baba ve Piç"i ilk yayınlandığında bir çırpıda okudum. Bana göre, yakın dönem romanları içinde en lezzetli olanlardan birisi. Diline bayıldım. Elif Şafak’ın kendisine has dünyasına girmekten büyük keyif aldım.
Ben bir Türk’üm. Daha detaylı söylersek Rumeli Türkü’yüm! Türk olmakla gurur duyuyorum.
Türklüğü aşağılayacak her kelam beni de aşağılamış sayılır.
Ancak, "Baba ve Piç"i okurken kendimi hiç aşağılanmış hissetmedim. Tersine, Elif Şafak’ın, göçmenlerde çok güçlü olan "ne anayurda, ne de atayurda sığamama/ait olamama" duygusunu çok güzel anlattığını hissettim.
Bugün Elif Şafak bu romanı çerçevesinde TCK 301’e göre yargılanacak. Bu yazıyı dava görülmeden evvel yazıyorum. Amacım katiyen davayı yönlendirmek değil.
* * *
Ben bir kavramı tartışmak istiyorum: Türklüğü aşağılamak!
Yeni TCK 301 diyor ki:
"Türklüğü, cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılayan kişi, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır... Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz."
Herkes bu maddenin çok muallak hükümler içerdiği görüşünde hemfikir.
Madde hákimlere büyük oranda takdir hakkı tanıyor ve bu yüzden sübjektif sonuçlar doğurmasından korkuluyor.
Bu maddeye dayanarak önüne gelenin istediğini dava etmesi, üstüne üstlük dava sırasında saldırgan tavra girmesi de toplumda büyük rahatsızlık yaratıyor.
Anti-AB’ci Kızıl Elma ittifakının, bu maddeyi kullanarak Türkiye’yi AB önünde aşağılamak için kendilerine gösteri alanı bulmaları, özgürlük yanlılarını zıvanadan çıkarıyor.
* * *
Bu nedenlerle kimileri TCK 301’in tamamen kaldırılması gerektiğini söylüyor, kimileri de bir içtihat yaratılarak hákimler için bir standart oluşmasını bekliyor.
Ben maddenin tamamen ortadan kaldırılmasına taraftar değilim.
Özgürlüklerin, birilerinin diğerlerini; gerek bireysel, gerek toplumsal seviyede aşağılamasına veya hakaret etmesine cevazvermesi mümkün değildir.
Belki maddede yer alan "aşağılama" kelimesi "hakaret etme" sözcüğüyle değiştirilirse, ortaya yine de "objektif" bir tarif çıkmaz, ancak madde "daha az sübjektif" bir uygulama alanı bulabilir. Zira hukuk dilinde "hakaret etme" fiili çok daha fazla kullanılmış ve dolayısıyla zaman içinde daha objektif kriterler kazanmıştır.
Öte yandan "hakaret etme" fiilinin, "eleştiri amaçlı düşünce açıklamasına" göre "aşağılama" fiilinden daha kolay ayırt edileceği görüşündeyim.
* * *
Ancak her durumda, bir başkasını dava etme hakkını iğfal edenleri engellemek için; özgürlüklerin sınırı olmadığına dair bir anlayışı (301’i tamamen kaldırmak) özgürlük anlayışı haline getirmemeliyiz.