Paylaş
1) Altındaki ıslak imzanın Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu Adli Tıp tarafından tespit edildiği Cumhuriyet Savcısı tarafından kamuoyuna açıklanan metin, iddialara göre, TSK’nın illegal faaliyetler içinde olduğunu gösteriyor. Albay tutuklanıyor.
2) Ancak, Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanan Çiçek’i tutuklanmasından 43 saat sonra 9. Ağır Ceza Mahkemesi salıverdi. İlk tutuklamasında 18 saat içeride kalan Çiçek bu kez saat hesabı ile 2.4 misli tutuklu kaldı.
3) Salıverilme nedeni ilk önce “sabit ikametgâh, kaçma şüphesinin bulunmaması ve delil durumu”na dayandırıldı. Ancak, sonra salıverilme nedeni “delil yetersizliği” olarak ilan edildi.
4) 9. Ağır Ceza’ya “ıslak imzayı” yeterli delil olarak kabul etmedi ya da Adli Tıp kararını “ciddiye” almadı. Şimdi savcılar ilave delil bulmak zorunda.
* * *
1) Öte yanda, geçen hafta aralarında eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in de bulunduğu bazı yargıç ve savcıların Adalet Bakanlığı’nın izni ve mahkeme kararları ile telefonlarının dinlendiği ortaya çıktı. Dinleme, “mahkeme kararı” ile olduğuna göre yapılan işlem kanuna uygun! Ancak, kanun, dinleme yapılabilmesi için i) “güçlü şüphe” ve ii) “suçun tespiti için başka delilin bulunamamasını” emrediyor. iii)Belirli bir süre dinlemeden bir sonuç çıkmazsa durumun şüpheliye bildirilmesi ve dinlemelerin yok edilmesi de gerekiyor.
Bu konularda hiçbir bilgi yok. Zaten, Başsavcı da dinlendiğini medyadan öğrendiğini açıkladı. Hakkındaki “güçlü şüphe”nin ne olduğunu merakla öğrenmek istiyoruz.
2) Bazı hâkim ve savcıları Hükümet’in dinlettiğine dair iddialara ise Başbakan “Beni de 6 yıldır dinliyorlar” diye cevap verdi. Onun mantığına göre: i) kendisi dinlenen başkasını dinlemez veya ii) dinlenmenin bir zararı yok.
3) Cemil Çiçek de kanuna aykırı dinlemenin cezasının arttırılacağını söyledi. Dinlemeler bugüne dek cezalar az olduğu için yapılıyordu da, cezalar artınca “Yok bu kadar fazla cezaya dinleme yapmak değmez!” diyerek dinleyiciler vaz mı geçecekler?
* * *
Konuya medyanın yaklaşımına baktığınızda da ikili bir kümelenme görüyorsunuz:
1) Bir grup medya mensubu Albay Çiçek’i salıveren ağır ceza hâkimlerinin “kötü hâkimler”, savcı ve hâkim dinleten hâkimlerin ise “cici hâkimler” olduğunu yazıyor.
2) Diğer gruptaki medya mensupları ise Albay Çiçek’i salıveren ağır ceza hâkimlerinin “cici hâkimler”, savcı ve hâkim dinleten hâkimlerin ise “kötü hâkimler” olduklarını söylüyor.
Birinci gruptakilere göre, dinlenen hâkim ve savcılar “Ergenekoncu” oldukları için dinleme kararı veren mahkemelerin hukuka ne kadar saygılı davrandıkları önemli değil. Ama, YHSK ve Yargıtay yanlı.
İkinci gruptakilere göre ise Albay’ın ıslak imzasını onaylayan Adli Tıp zaten şaibeli bir kurum. TSK ile ilgili tüm iddialar ise sadece düzmece!
* * *
Anayasa şöyle der:
“Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.”
Bu ülkede “bölücülük” yaptığı iddiası ile binlerce insan yargılandı.
Manzara-i umumiye baktığınızda ne görüyorsunuz?
Ben basbayağı bölünmüş bir ülke görüyorum!
Hem de bölenler bölünmeye engel olmakla yükümlü makamlar!
Paylaş