PaylaÅŸ
Çemeni alınıp rahatsız edici kokusu iyice azaltılan pastırma, gümüş gibi çok da aromatik olmayan bir balıkla birleştiğinde az ama öz ve kuvvetli bir baharat gibi kullanılıp güzel sonuçlar veriyor. Pastırma, balık ve kızartma gibi kavram ve kelimelerle oynamaya başlayınca da, patlıcan közleyip acı olamayan taneli bir hardalla karıştırmak istedim. Ortasına biraz soyayla canlandırdığım soğan ve salatalık yerleştirdiğim salatayla kızarıp lezzeti ön plana çıkan pastırma kokulu gümüşlerimi
ferahlatmayı düşündüm. Â
YAPILIÅžI
Gümüşleri güzelce temizleyip süzgecin üstüne alın ve dolaba koyun. Patlıcanları ocak veya mangalda güzelce közleyin, iyice yumuşayınca altlarından birkaç delik açıp geniş delikli bir süzgece oturtun, acı suyunu akıtın. (Dışarıda yediğiniz gibi sapsarı kalmalarını istiyorsanız patlıcanların bir kısmını üç-beş yerinden delip sonra fritözde kızartarak soyabilirsiniz). Soğutup soyduktan sonra kaşıkla içini aldığınız patlıcanları ezip limon suyu, hardal, zeytinyağı ve tuz ekleyerek kenara alın.
Tempura için yumurta, un ve buzlu suyu (250 ml) bir kâsede, bir çubuk yardımıyla çok çırpmadan karıştırın ve onu da dolaba alın (Unun topak topak kalması gerekiyor ki kızardığında gevreklik versin).
Kırmızı soğan, salatalık ve maydanozu ince kıyın. Patlıcan salatasının ortasına soya sosu, zeytinyağı ve elma sirkesi eklediğiniz bu yeşillikleri yerleştirin.
Balıkların içine bıçakla ufalayıp macunumsu kıvama getirdiğiniz çemensiz pastırmalardan azar azar koyun, bastırın. Hazır olanları tuzlanmış una zedelemeden bulayın. Yağınızı fritöz ya da ocakta kızdırın (180 derece).
Buz gibi soğumuş tempuranızı dolaptan çıkarın. Balıkları bir partide beşi geçmeyecek şekilde teker teker tempuraya sokup çıkararak doğrudan yağın içine bırakın. Yaklaşık 1-1.5 dakikalık pişme süresinden sonra, peçete serilmiş tepsiye alıp yağını süzün. Soğuyup yumuşamadan hazırladığınız salatayla beraber servis edin.
MALZEMELER
Demirhindinin tazesi ve fejoya meyvesi
Deneyip beğendiğim her tropik meyveden sonra, daha öncekilere haksızlık eder, onun yediğim en güzel meyve olduğunu düşünürüm. Zavallı mandalina, kiraz ve hatta karpuzu bile siliveririm. Az bulunurluğu, gökkuşağı renkleri ve belki de pahalı fiyatı da daha cazip kılar yeni olanı. Bazıları artık burada da üretilmeye başlanan tüm bu ithal meyveleri ilk nerede, nasıl yediğimi hatırlarım, hatırladıkça da yeni yerler görmek için kurduğum hayalleri geri çağırırım.
Mütevazı görünümlü fejoya da benzer şekilde çarpmıştı beni yıllar önce. Yeşil kabuklu, mayhoş ve nereden hatırladığınızı bilemediğiniz bir tadı çağrıştıran bu egzotik meyvenin anavatanı Güney Amerika. Kivideki gibi dilin ucunu hafifçe yakan asiditesini dengeleyense, meyvenin içine dışarıdan enjekte edilmiş hissiyatı yaratan, belki de konsantre hali başka ürünlerle önümüze çıkagelmiş harika aroması. Büyük Carrefour’larda gözüme çarpan diğer yenilikse, taze demirhindi ve zerdeçal. Demirhindiyi kabuğunu alıp ezerek limonlu salata soslarınıza lezzet eklemek için ekleyebilir, taze bir zerdeçal alıp olağanüstü renginin kaynağını öğrenmek isteyebilirsiniz.
PaylaÅŸ