Paylaş
Doğum günümün sabahında yüzüme pasta yapıştırılarak uyandığım da oldu...
Arkadaşlarımın
“Hadi seni akşam yemeğe götüreyim” sözüyle gittiğim mekanda kalabalık masalarla karşılaştığım da...
Ama ailemin ve dostlarımın olmadığı bir doğum günü geçirmek de varmış kısmetimde.
Evet, dün yeni yaşıma “merhaba” dedim.
Karantinamın 23’üncü gününde... Önce evimi dip köşe temizledim, sonra kendime canımın istediği mozaik pastadan yaptım.
Üstüne de iki mum koyup üfledim. Fonda karantina günlerinde dinlemeye başladığım Koray Avcı şarkıları vardı.
Bakmayın gözümdeki yaşlara. O kadar çok telefon ve mesaj geldi ki, işte o an anladım yıllarca dostluklara yatırım yaptığımı.
Bana yalnız olmadığımı hissettiren ailem ve dostlarım, telefonun ucunda yeni yaşımın heyecanını ve hüznünü benimle paylaştılar.
Tabii ki evde oturmaya devam edecek, bu karantina günlerimizi de aslanlar gibi bitirip tekrar kavuşacağız.
Hepimizin öncelikleri değişecek. Sarılmayı, öpmeyi, küsmemeyi, kalp kırmamayı önceliklerimiz arasına koyacağız.
Tabiri caizse doğa annenin dünyaya vermiş olduğu cezadan ders çıkarıp doğanın ve sağlığımızın kıymetini, en önemlisi özgürlüğün ne kadar büyük bir lüks olduğunu anlayacağız.
Diyeceğim o ki sevgili okuyucularımız, yeni yaşımda kendi adıma dilediklerim dışında insanlık adına da bir an önce sağlıklı ve özgür günlere kavuşmamızı canı gönülden diledim.
Eyvah 10 saat oldu!
Kiminle konuşsam, kiminle yazışsam, hepsini “ekran süresi paniği” sarmış!
Benim de evdeyken telefonum sürekli elimde. Önceden maksimum 4 saat olan ekran sürem, karantina günlerimde 10 ila 12 saat arasında olmaya başlamıştı.
Bu hafta kendime ceza verdim, telefon kullanma süremi minimum seviyeye indirmeye çalıştım.
Nasıl mı? Evdeki kitaplarımı okumaya, televizyondaki dizileri izlemeye başladım.
Sosyal medyaya bakmak yerine mutfağa girip kolay tariflerle yemekler ve tatlılar denedim. Sonuçta baş ve göz ağrılarımın azaldığını fark ettim.
Ve ekran süremi 6 saat 30 dakikaya kadar düşürmeyi başardım.
Fark ettim ki telefonumdan uzak kalarak kendime ceza değil ödül vermişim!
Muhtemelen hepimiz karantina bitiminde teknolojiye birkaç gün ara vereceğiz, demedi demeyin.
Ay daha neler göreceğiz
Ne zaman Instagram’a girsem karşıma yastıklı birisi çıkıyor.
Belinde kemer, koca bir yastıkla kendine mini bir elbise yapmış, pozunu vermiş.
Aman tanrım, daha neler görecek bu gözler...
“Tuvalet kağıdının elli tonu” şeklinde kağıt rulolarla top oynandığını, pasta yapıldığını ve tuvalet kağıtlarının ayakkabı haline getirildiğini gördük.
Tam bitti derken,
yastıktan elbise
modasıyla
karantinamız “keyiflenmeye” başladı!
Şimdi bir de üste yorgan ya da battaniye alınıp “kış koleksiyonu” modasıymış gibi challenge’lar yapılmaya başlanacak, hissediyorum...
Korona karantinaları bitiminde bir dünya markası ile bir ev tekstil firması işbirliğine imza atarsa şaşırmayın.
Paylaş