Paylaş
Bazılarımız “Ay ne kıro!” derdik, bazılarımız da “Ohh ohh” der dans ederdik.
Ama orkestradakiler ve garson arkadaşlar o paraları toplarken de mutlu olurduk.
Şimdilerde canlı müzik eğlencelerinin artmasıyla birlikte bu kültür geri geldi. Para atan kişiler için “çok eğlendiğini gösterme şekli” olan bu uygulama, sanatçılar açısından da rahatsız edici bir durum değil bana kalırsa.
Kimseyi rahatsız etmeyen bir eğlence anlayışı bu.
Kısacası alan memnun, veren memnun.
Ama tabii eskiden atılan dolarlar şimdi yerini Türk lirasına bıraktı, onu da belirtmeden geçmeyeyim...
‘Selam ben influencer Sinem’
Son dönemin yükselen değeri influencer’lık.
Influencer olmak için sosyal medyada hatırı sayılır bir takipçi kitlesine sahip olmak gerekiyor. Tabii markalarla işbirliği yapıyor olmak da önemli.
Geçtiğimiz günlerde katıldığım bir davette yanıma gelen özgüveni yüksek bir kızımız “Merhaba” diyerek tanışmak istedi.
“Selam Cihan ben” dedim, “Selam influencer Sinem ben de” dedi.
Hayretle “Çok memnun oldum” dedim.
Sonra düşündüm, tanışırken “influencer’ım ben” demek nasıl bir şey diye...
Sorup soruşturdum, kızı sosyal medyada buldum.
1200 takipçisiyle bu mesleği sahiplenmiş, kendini influencer ilan edivermiş!
Vallahi “helal” dedim.
Milyon takipçili arkadaşlarımdan duymadım bu cümleyi.
Kızlar ona göre, bundan sonra tanışırken “Selam ben influencer bla bla” diyeceksiniz!
Yeni bir marka doğmuş
Dün Zorlu Beymen mağazasında gezinirken erkek takı bölümünde Dime Tribe markası gözüme çarptı.
Marka, tasarımları ve ürün kalitesiyle ilgimi çekti. Bileklik, kolye ve yüzükler, altın ve gümüş olarak piyasaya çıkmış.
Markanın ilk koleksiyonuymuş.
Ve ilk koleksiyonu Begüm Yalçın sahiplenmiş.
Markanın sahibi Ateş Ahlatçı, 24 yaşında genç bir girişimci.
Ailesi de sektörün ileri gelenlerinden olan Ateş, markasını gelecekte yurtdışına taşımayı düşünüyormuş.
Çocukluğundan beri sektörün içinde olan birisi için çok zor olacağını düşünmüyorum...
Paylaş