Paylaş
Bunların en başında da insanların üzerlerine vazife olan/olmayan her konuda fikir beyan etmeleri geliyor.
Bir de ‘prim yapmak’ uğruna polemik yaratanlar, tanımadığı insanları bilip bilmeden yerden yere vuranlar, ellerindeki telefonlarla “sosyal medya zorbasına” dönüşenler var ki sormayın.
Bu hafta malumunuz gündemde Fatih Altaylı’nın Şeyma Subaşı ile ilgili kaleme aldığı hafif dokundurmalı köşe yazısı vardı.
Şeyma teşekkür edip konuyu kapattı.
Ertesi gün bir baktım; Tuba Ünsal “Günaydın” deyip güne başlarken Şeyma Subaşı’na biraz geçirmeli, biraz akıl vermeli, tavsiye dolu bir mesaj yayınlamış.
Sosyal medyasından arkadaş olmaya çalıştın, olmadı. “Bittik, bari laf atayım da prim yapayım” düşüncesindeysen, bir şekilde varsın ortada...
Son olarak ne kalıyor üzerimize? Vazife olmayan işlerde yorum yapmamamız.
Sevgili Tuba Ünsal, bizim üzerimize vazife mi böyle yorumlar, böyle kınamalar, böyle laf sokmalar?
Boşver bize ne Şeyma’dan, bize ne Ayşe’den, Fatma’dan...
Bakalım işimize gücümüze, değil mi yani?
Hem ayrıca Amerikalıların çok güzel bir sözü vardır; evleri camdan olanlar, başkasına taş atarken çok dikkat etmeli.
Hoş geldin Çeşmeli
Yaz sezonunda Çeşme’de hizmet veren Momo Beach Club, geçtiğimiz haftalarda Momo Bebeköy olarak İstanbul’da kapılarını açtı.
Ben de geçen akşam yakın arkadaşım Mert Gocay’ın sürpriz doğum günü partisi için gittim mekana.
Girişteki bahçe kısmı restoran olarak dizayn edilen mekana girdiğinizde kendinizi Avrupa’da bir dağ evi eğlencesinde gibi hissediyorsunuz.
Alt kattaki barda kokteyllerinizi yudumlarken sohbet edebilir, DJ müzikleri eşliğinde dans edebilirsiniz.
Üst katta bağımsız olarak hizmet veren 100 kişi kapasiteli alanda da doğum gününüzü arkadaşlarınızla kutlayabilirsiniz.
Diyeceğim o ki, fotoğraflarında şık gözüken Momo Bebeköy gerçekten de şık olmuş.
İstanbul’a hoş geldin Çeşmeli...
Paylaş