Bakü’ye doyamadım

Geçtiğimiz hafta sonu Formula 1 yarışının davetlisi olarak Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye gittim. Tüm şehir tamamen Formula 1 için hazırlanmıştı. Çoğu yol kapalıydı. Tabii ben kapalı yol falan dinler miyim? Fairmont Hotel’deki odama eşyalarımı attığım gibi bana eşlik eden rehberim Süleyman ile kısa bir şehir turuna çıktım.

Haberin Devamı


Port Baku alışveriş merkezini ve Old City caddesini turladıktan sonra kendimi deneme yarışlarında buldum. Sonra ertesi gün gerçekleşecek yarışı keyifle izlemek için orada fazla oyalanmadan otelime döndüm.
Ve büyük gün pazar! Şehirde resmen enerji tavan! Her şey muhteşem şekilde hazırlanmış. 5 sene önce Monte Carlo’da izlediğim Formula aklıma geldi de, Bakü’de aynı havayı hissettim.
Marriott Hotel’in ön bahçesinde yerimizi aldık, derken yarış başladı. Herkes hop oturup hop kalkarken ben boynuma kartımı taktığım gibi Paddock tribünündeki yerime gittim ve oradan izlemeye devam ettim. Tam 120 dakika
süren yarışın kazananı Mercedes pilotu Valtteri Bottas oldu.
Yarış bitip şehir normale dönmeye başlayınca biraz yeni mekanlar görmek amacıyla tura çıktım; işte size ufak tefek önerilerim...
- Chayki Restaurant: Muhteşem bir kahvaltı ettim, özellikle yediğim cevizli böreğin tadı hâlâ damağımda...
- Bakü Bulvarı’nda yer alan Port Wine, Maya Mexican, El Portalon restoranlarını mutlaka ziyaret edin.
- Paris’in vazgeçilmezi L’Avenue’nün bir şubesi Bakü’de... Bir uğrayın derim.
Uzun lafın kısası kardeş ülkenin başkenti Bakü’ye bayıldım, fakat 48 saat bana yetmedi. Kesinlikle tekrar gidip doya doya gezeceğim bu güzel şehri.

Haberin Devamı

Olmuş olmuş bu havaalanı olmuş

Bakü’ye uçmak için ilk defa yeni havaalanımızı kullandım. Maslak’taki evimden çıktım, 27 dakika sonra alandaydım. 4 no’lu kapıdan girdim, biletimi aldım erken gittiğim için biraz keşif turu yaptım.
Dünyanın en büyük free shop’uydu herhalde gezdiğim. Markalar caddesi diye bir yer yapılıyor, bütün dünya markalarının yerleri belli ama henüz açılmamış. Oradan Türk lezzetleri sokağına girdim; börekler, dönerler, lahmacunlar, pideler... Türk lezzetlerini hem tanıtıp hem de yabancı misafirlere denetiyorlar. Epey de kalabalıktı...
Sonra saatime baktım, uçak saatine az bir zaman kalmıştı. “Eyvah, yol uzun” diye korkutulan ben koştur koştur kapıya gitmeye başladım. Bir de ne göreyim, 8 dakikalık yürüyüşten sonra kapıdayım.
Londra ve Paris havaalanlarında 25 dakikalık yürümeleri gördüğüm için bizim havaalanımızda yürüyüş mesafesi daha kısa diyebilirim. Kabullenmemiz biraz zaman alacak ama hayatımızı kolaylaştıracağına eminim. Herkese kazasız belasız uçuşlar olsun.

Haberin Devamı

Dedikodu yaparken dikkat edin

Dizilerde olur sanırdım böyle hikayeler, meğer gerçek hayattan da pek uzak değilmiş.
Geçen gece bir doğum günü davetinde arkadaşlarımla sohbet ederken birden birinin adı geçti, “Aaa sen biliyor musun, onun 2 tane çocuğu varmış” dediler. “Eee, tamam ne var bunda” diyeceksiniz ama bu kişi 5 yıllık arkadaşlarından ve 1 sene çıktığı çocuktan saklamış çocukları olduğunu.
Ağzım açık dinledim resmen. “Hiç mi anlamadınız?” dedim ama asla falso vermemiş hanım kız. Sadece 1 kere yanlarında otururken telefon çalmış, “Anne neredesin?” demiş telefonun ucundaki kişi ve birden kapamış bizim kız telefonu.
“Peki siz yıllar sonra nasıl anladınız?” diye sordum. Meğer bizim çocuklu kızımız birinin kız arkadaşı hakkında dedikodu çıkarıyor, bunu duyan çocuk da sinirlenip bizimkini araştırıyor; boşanmış ve 2 çocuk annesi olduğunu ortaya çıkarıyor.
Bu pembe dizi kıvamındaki hikayeyi ağzım açık bir şekilde dinledim. Ne diyeyim, demek ki dedikodu yaparken iyi düşünecekmişiz, yoksa böyle foyanız ortaya çıkıverir.

Yazarın Tüm Yazıları