Soruluş nedeni ise geçen hafta, 06 EKO’da "Devlet bu kadar zengin mi?" başlığıyla gündeme getirdiğimiz haber.
Ankara’nın en değerli arazileri arasında yer alan Meclis lojmanları alanının 288 bin metrekaresi için, TOKİ’nin "gelir paylaşımı modeli"yle yaptığı ihale sonuçlarını, iki yıl önce Maliye’nin yaptığı yine Meclis lojmanlarındaki 96 bin 500 metrekarelik ihale sonuçlarıyla karşılaştırmıştık.
TOKİ’nin 288 bin metrekare için açtığı ihaleyi Mesa-Aktürk-Emlak Pazarlama’nın, TOKİ’ye dolar bazında 203 milyon dolar karşılığında kazandığını (305 milyon YTL) bunun 30 milyon YTL kısmının peşin ödendiğini, her altı aylık taksitte TEFE-ÜFE farkının da yansıtılacağını aktardık.
Meclis Lojmanları’ndaki 96 bin 500 metrekarelik bir arazinin Maliye tarafından 37 ortaklı Merkez İnşaat’a, İş Merkezi yapılmak üzere 2.8 milyon dolara satıldığını anımsattık.
İki yıl önce, 2.8 milyon dolara satılan bu değerli arazinin, bugünkü satışla kıyaslandığında "ucuza" gidip gitmediğini, yakında biteceği söylenen altı katlı iş merkezinin bulunduğu arazinin gerçek değerinin 70 milyon dolar olup olmadığını ve devletin zarara uğratılıp uğratılmadığını sormuştuk.
Bu sorulara yanıt gelmedi.
Ancak Ateş, haberimizi bir soru önergesine dönüştürdü.
Ateş, TBMM Başkanlığı’na verdiği 19 Ocak 2007 tarihli önergesinde; Maliye’nin 96 bin 500 metrekareyi hangi değer tesbitiyle sattığını, bakan olarak bu "ucuz bedelli ihaleyi" nasıl onayladığını, Hazine’nin zararrının kimin karşılayacağını soruyor ve ekliyor:
Meclis Lojmanları, sadece ekonomik parametrelerle anılıp tartışılacak bir ihale sürecinden ibaret değil.
Konunun, ıskalanmaması gereken hassas bir boyutu var.
288 bin metrekarelik alanın satışı, oradaki 400 tripleks villanın, buldozerlerle yıkılacağı anlamına geliyor.
Biz ihale sonuçlarını ve devletin zarara uğratılıp uğratılmadığını tartışırken, ülkemizin uluslararası üne sahip "yüzakı" bir mimarı olup bitenleri gözleri yaşararak izliyor.
Bu projenin "dümdüz" edilmesiyle, hakiki bir üzüntüyü yüreğinin tam ortasında hissedecek belki de tek kişi.
Çünkü o, 23 yıl önce tamamlanan ve bugünlerde yıkılmayı bekleyen arazideki 400 tripleks villanın mimarı: Behruz Çinici
Çinici, Meclis Lojmanları’nın bir "kültür varlığı" olduğunu söylüyor. Böyle olduğu için de TOKİ’nin böyle bir ihale süreciyle, "telif hakları"nı ihlal ettiğini savunuyor.
Kentlerin günümüzde sadece ekonomik gerekçelerle yeniden ele alındığını vurguluyor ve zihnimizde başka bir pencere açan şu görüşleri paylaşıyor:
"Bugün artık (mimarsız yapılar), alışveriş merkezleri, iş kuleleri, kentin baskın yüzünü, giderek kendisini oluşturuyor ve tartışmaya değer diğer yapılardan daha kolay vazgeçiyoruz. TBMM lojmanlarının yerine gelmesi muhtemel bir shopping mall, Ankara ile nasıl bir aidiyet ilişkisi içine girecek? Daha önemlisi, giderek hızlanan kendi değiştirme, kimliğinin içini boşaltma yaklaşımının bir durma noktası var mı?"
Şu günlerde telif hakları konusunda uzman hukukçularla görüşen Çinici, TOKİ aleyhine dava açmayı planlıyor.
İthal ağacın tanesi 287 lira, ya ’anıt ağaçlar’ınki?
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Bulvarı ve Cinnah Caddesi’ndeki alt geçit çalışmaları başlarken, bulvara bu inşaattan kısa bir süre dikilen ithal ağaçlar ortadan kalkmıştı.
CHP Ankara Milletvekili Mehmet Tomanbay, Cinnah’taki köprülü kavşak inşaatıyla ilgili olarak İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi vermişti.
Soruların yanıtları geldi. Altında Bakan Aksu’nun imzası olan yanıtlarda, 113 ithal ağaç "geçici olarak Göksu Parkı"na nakledildiği, toplam bedelinin de 32 bin 450 YTL olduğu belirtiliyor.
Yani basit bir hesapla, ithal ağacın tanesine 287 YTL ödenmiş.
Aksu, kavşak inşaatı nedeniyle Cinnah caddesindeki çınar ağaçlarının sökülüp sökülmediği sorusuna, "Çınarların koruma altında olduğunu" ve hiçbirinin sökülmediğini bildirmiş.
Doğrudur. İnşaat boyunca, gövdeleri iş makinaları çalışırken derin bir biçimde yüzülüp ağır yaralar alsa, kalın dalları "budansa" da şu ana kadar kesilen bir çınar ağacı olmadı.
Ama çınarların komşusu ve onlarla yaşıt başka "anıt ağaçlar"ın bir sabah yerlerinde olmadığını gördük.
Kuğulupark Kavşağı’nda, yolun tam ortasında, gölgesinde bir trafik polis aracının denetim yaptığı söğüt ve kavak ağaçları artık yok.
Muhtemelen, onlar da kesilmemiş, bir yerlere geçici olarak tayin edilmiştir...
bazı Ankaralılar da bu bir semtin siluetini bir daha geri gelmeyecek biçimde eksilten anıt ağaçların fiyatını merak ediyor.