Geçen gece yarı uykulu vaziyette yabancı bir moda kanalına takılıyordum, 2008 ilkbahar-yaz modasını görünce yerimden fırladım.
Özellikle erkeklere kötü bir haberim var; ne yazık ki yüksek bel geri dönüyor.
Zaten bunun habercisi bir-iki kadın görmüştüm Nişantaşı’nda, göğüslerinin altına kadar çektikleri pantolonla dolaşıyorlardı da ben ihtimal vermemiştim bu işin yeniden hortlayacağına...
"Bu ablaları 70’lerde dondurdular herhalde, şimdi uyandırıp sokağa salmışlar" deyip geçmiştim...
Meğer öyle değilmiş!
Bangır bangır geliyor, yüksek bel moda...
Oysa "düşük bel-g-string"; kahve-süt, çay-simit, Bonnie ve Clyde gibi muhteşem bir ikili olmuştu hayatımızda...
Moda kanalında görüntüleri izlerken, "Rüyamda çocukluğuma geri döndüm herhalde" dedim...
70’li yılların yüksek belli, bol paçalı pantolonlarını giyen mankenler podyumda salınıyordu. Nasıl kötü gözüküyorlar anlatamam!
Evet biliyoruz, moda dediğimiz şey 10 yılda-15 yılda bir kendini tekrarlamaktan ibarettir ama henüz bu kadarına hazırlıklı değildim.
Bu yüksek bel denilen moda, itici, domestik, arkaik ve hiçbir cazibesi yok...
Tek dileğim geri dönmesin!
Biri beni bu rüyadan uyandırsın...
Zengin semtin garsonu snop olur!
Geçen gün bir arkadaşım Barselona’da bir kafede, tezgahın üzerinde duran keklerden alıp masaya oturmak istemiş...
"Keki bırakın, yer göstermemi bekleyin" diye ağır bir fırça yemiş garsondan...
Amsterdam’a son gittiğimde bir tapas bar’da benzer şeyi yaşadım.
Açılış 11.30 yazıyor kapıda, içeride her şey hazır, ama saat 11.25 diye garson almadı beni içeriye...
5 dakika boyunca kapıda tartıştık, 11.30’da içeri girebildim.
Şaka gibi uygulamaları var Avrupa hizmet sektörünün.
İşin ilginci, bu uygulama bizde de görülmeye başladı.
Bizim gençliğimizin garsonları, ’abi’ diye müşterinin etrafında pervane olur, daha iyi hizmet için üç takla atarlardı.
Bugün de esnaf lokantasında, şehrin dışındaki kebapçılarda durum değişik değil.
Aynı hizmeti alıyorsunuz.
Ne zaman ki semt, şehir zenginleşiyor, hizmet anlayışı da değişmeye başlıyor.
Kulağı küpeli, trendy kıyafetler üzerinde, kadın garsonların saçlarında maviden yeşile ne renk ararsanız var, erkekler dövmeli, fit görünümlü...
Sanki moda dergisinden fırlamış gibiler.
Hadi gel de, bu garsondan bir şey iste...
Güneşli’deki kebapçıda "Bana bir kola kap" dediğinde, muhtemelen dükkan sahibinin yeğeni velet pire gibi uçup kolayı anında getirir...
Bir de Cihangir’deki garsona deyin bakalım...
Önce sizi bir süzecek, sonra siparişi elindeki bilgisayara girecek, sonra podyumdaymış gibi salına salına yürüyecek...
Müsait olduğu bir ara da kolanızı getirecek.
Müşteriyle diyaloğu da ilginçtir zengin semt garsonunun...
Alttan almazlar, her şeyi bilen perdeden konuşurlar, sanki Buckingham Sarayı’nda uşak başıymış da buraya lütfedip bir günlüğüne gelmiş havasındadırlar...
Vallahi dışarıdan bakan, kimin garson, kimin müşteri olduğunu karıştırır.
Şuna kesinlikle karar verdim; Zengin semtin garsonu snop olur!
20 Kasım Sigarayı Bırakma Günü...
Sigarayı Bırakma Haftası’nda çeşitli etkinlikler yapılacak.
Günde iki paket sigara içerken, 10 yıl önce bırakmış biri olarak tek tavsiyem olur size: