Yayına devam

Yıllarca terör saldırılarında programların makul şekilde devam etmesini savunmuşum, kendi yayınımı mı keseceğim?
Yayına devam ettik de ne yaptık;
Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın’la saldırının neyi amaçladığını konuştuk.
Prof. Dr. Aytekin Geleri’yle güvenlik meselesini konuştuk.
Yayına devam ettiğim için beni eleştirenler, aynı gün benim programa katılan Yaşar Nuri Öztürk’ün terörle ilgili açıklamalarını haber yaptı.
TV8’de Fatih Ürek de program yaptı; ama şarkı söylemeden, eğlenmeden, seyirciden gelen mesajları yayınlayarak...
Aynı gece Okan Bayülgen şarkıcıları, oyuncuları değil, medya mensuplarını ağırladı...
Yani diyeceğim şu ki; olay terör haberleri sırasında ekranda neyi, nasıl yaptığınızla ilgili...
Ben her gün popüler isimlerle sohbet programı yaptığım için işimi yapmaya devam ettim, devam da edeceğim.
Onlarla terör de konuşacağım...
Benim bu konudaki kıstasım şu; tabii ki 24 şehit varken ekranda göbek atılmasın, vur patlasın çal oynasın eğlenilmesin...
Herkes kendine mutlaka çekidüzen versin...
Ama dizilerin bile kalktığı, ekranın karardığı, radyoların sustuğu, internet sitelerinin yayın yapmadığı, ülkenin derin sessizliğe gömüldüğü bir hale de dönüşmesin olay...

Gazeteci haberi Twitter’a mı yazar?

Twitter sadece ünlülerin değil, gazetecilerin de kimyasını bozdu.
Duydukları haberi gazeteye yazmak yerine, 5-10 takipçi daha kazanabilmek için Twitter’a yazıyor gazeteciler.
Son bir örnek vereyim. Nilüfer’in meme kanseri olduğu haberini basın
danışmanı farklı gazetelerden altı-yedi gazeteciye bildirdi. Bir gün sonra
gazetelerine haber yapsınlar diye.
Bu altı-yedi arkadaşımızın yarısı ne yaptı biliyor musunuz? Anında Twitter hesaplarına Nilüfer’in meme kanseri olduğunu yazdılar.
Böyle iş olur mu arkadaşlar?
Basın danışmanı, haberin Twitter’dan duyulmasını isteseydi, bunu kendi
hesabına yazardı.
Gazetecilere neden bildiriyor? Haber önce gazetede yer alsın diye.
Adama sorarlar; sen o gazetede çalışmasaydın Nilüfer’in meme kanseri olduğu haberini herkesten önce öğrenebilir miydin? Öğrenemezdin! Öyleyse onu Twitter’a değil, gazetene yaz!

GSM’cilerin rekabeti reyting rekabeti gibi

GSM firmaları, reklamlarında birbirlerini daha fazla eleştirmeye başladı. Numara taşıma işi çıktı mertlik bozuldu.
Bugün 65 milyon civarı cep telefonu kullanıcısı var Türkiye’de. Bunun 26 milyonu numarasını bir firmadan diğerine taşıyan kullanıcılar. Dolayısıyla ortada yüzer gezer durumda büyük bir pasta var.
Hepsi birbirinden müşteri kapmaya çalışıyor. Tıpkı televizyonların reytingleri gibi bir mücadeleye giriştiler.
Her gün birbirlerinden müşteri kapma derdindeler, bu yüzden sürekli yeni kampanya yapıyorlar.
Reklamlarında da birbirlerini iğneliyorlar.
Hiçbir dönemde üç operatör arasındaki rekabet bu kadar sertleşmemişti.

Favori oyuncularım, favori şarkıcılarım

Elle dergisinin organize ettiği Elle Style Awards, giderek ağırlık kazanan bir ödül töreni olmaya başladı.
Moda, sanat, turizm, iş dünyası, müzik, oyunculuk ve tasarım alanlarında stilleriyle fark yaratanların ödüllendirileceği bu yılki tören 2 Aralık’ta. Bazı kategorileri jüri seçiyor, bazılarını okurlar. Okur oylarıyla seçilecek kategorilere baktım;
Kadın oyuncu dalında Belçim Bilgin, Bergüzar Korel, Berrak Tüzünataç, Selma Ergeç, Tuba Büyüküstün yarışıyor.
Erkek oyuncu kategorisinde Burak Özçivit, Fırat Çelik, Halit Ergenç, Murat Yıldırım, Okan Yalabık var.
Kadın müzik starı adayları: Atiye, Hadise, Nilüfer, Sertab Erener, Sıla...
Erkek müzik starı adayları: Athena Gökhan, Harun Tekin, Hayko Cepkin, Keremcem, Sinan Akçıl...
Ben bu dört kategorideki favorilerimi şimdiden açıklayayım: Belçim Bilgin, Okan Yalabık, Atiye ve Hayko Cepkin...
Siz de oy kullanmak isterseniz, adres:
styleawards.elle.com.tr