Paylaş
İmzamı atarım yazısının altına.
Diyor ki;
Hamlet’i oynayan Richard Burton’a, Laurence Olivier’e, “Hamlet’in Danimarka’daki şatosu Elsinor’u ziyaret ettiniz mi” diye sormak kimsenin aklına gelmez.
Sonra da ekliyor;
Peki ya Meryem Uzerli, türbeye üç kere gittim deseydi, sonra gazetecilere dönüp “Peki siz Ahmet Mithat Efendi hakkında ne düşünüyorsunuz, ilk Türk gazetesi hangisidir, Takrir-i Sükun Kanunu ile hangi gazete yazarları tutuklandı” diye sorsaydı...
Muhabirler ne yapardı acaba?
Son örnek de gösteriyor ki özellikle televizyon muhabirlerinin ünlülere soru sorma konusunda ders çalışması gerekiyor...
İlginç olacağız diye sınırları zorluyorlar.
Ölümler bitmiyorsa...
Motorlu su sporları alınan tüm önlemlere rağmen can almaya devam ediyor.
23 yaşındaki üniversite öğrencisi Selen Kahyaoğlu sürat teknesinin altında kalarak öldü, iki gün önce.
Geçen hafta 22 yaşındaki Alman turist sürat teknesinin çektiği şişme botun üzerinden düşerek can verdi.
Bir diğer turist ağır yaralı...
20 yıldır güney sahillerinde ölümle ve ağır yaralanmalarla sonuçlanan pek çok olay var.
Tüm önlemlere rağmen hâla da yaşanmaya devam ediyor.
Demek ki motorlu su sporlarını giriş-çıkış yaptığı yerleri dubayla ayırmak, yüzme alanlarını dubayla belirlemek yetmiyor.
Belki de artık tatil köylerinde motorlu su sporlarını yasaklamak, aktiviteleri tatil köylerinin dışına taşımayı düşünmek gerekiyor.
Saçma bir uygulama
Şükrü Saracoğlu’nda sahaya atılan maddelerden dolayı Fenerbahçe’nin ceza alması normaldir...
Türk Telekom Arena’daki olaylardan dolayı da Galatasaray’ın ceza alması normaldir...
Peki Erzurum Kazım Karabekir Stadı’ndaki olaylardan dolayı iki kulübün ceza alacak olması saçma değil mi?
Ne Fenerbahçe sorumlu olabilir Erzurum’daki stattan ne Galatasaray...
Ne Fenerbahçe yönetimi bilir Kazım Karabekir Stadı’nın güvenliğini, denetimini ne Galatasaray yönetimi...
Bu yüzden Süper Kupa finalinde sahaya atılan yabancı maddelerin, tribünde yakılan meşalelerin sorumlusu iki kulüp değil;
Federasyon, güvenlik güçleri ve Erzurum Valiliği’dir...
Bir ceza verilecekse onlara verilmeli.
Demode!
Süper Kupa finalinde bir taraftarın görüntüsü yansıdı ekrana.
Elindeki orta boyda bir kartonda, “Futbol atv’den izlenir, Fotomaç’tan okunur” yazıyordu...
Görünce güldüm...
Kaldı mı böyle ucuz numaralar...
Yıllar önce yapılırdı bu... “Futbol CINE5’te izlenir”, “Futbol Teleon’da izlenir” diye...
Bunun iki yöntemi vardı:
1- Ya yönetmen tarafından tribünde bir taraftarın eline bu pankartlar tutuşturulurdu...
2- Ya da televizyonda gözükmek isteyen taraftarlar böyle uyanık bir yöntem bulurdu...
Bu taraftar da hem maçı yayınlayan atv’ye hem de grubun spor gazetesine çifte yağ çekerek işi sağlama almış.
Birinci şıkka ihtimal bile vermek istemiyorum.
Ama yine de yönetmenin bu ‘güzel’ görüntüden başı dönmüş olmalı ki, ağzındaki sigaraya rağmen taraftarı uzun süre ekranda göstermekten çekinmedi.
London Eye
Benim Londra’da olduğum yıllarda yapımına başlanmıştı, milenyumla birlikte 2000 yılında açıldı... Bildiğiniz dönme dolap...
Yapılırken ne saçma bir şey diye çok konuşulmuştu.
Hoş ben hala öyle olduğunu düşünüyorum ama İngilizler bu dönme dolabı 10 yılda Londra’nın alameti farikası yapmayı başardı.
İki katlı otobüsler gibi, Big Ben gibi, Tower Bridge gibi Londra’nın simgesi artık London Eye...
Olimpiyatın kapanış töreninde bile Big Ben ve Tower Bridge’le birlikte yer alacak kadar önemli bir sembole dönüştü.
Kapısında kuyruk var, para basıyor... Son 10 yılda İstanbul’a turist çekecek, sembol olacak ne yapıldı peki? Ben söyleyeyim;
110 tane alışveriş merkezi...
Paylaş