Paylaş
Black filminin Hintli yönetmeni, “Olmaz böyle şey, filmimi çalmışlar, hırsızlık bu” diye ortalığı yıkıyor.
Reklam filmlerinde, kliplerde, dizilerde, filmlerde, hatta kitap kapaklarında bile çalıntıya çok alışık olduğumuz için, bu tür haberler karşısında haklı olarak “bizimkiler mutlaka yapmıştır bir numara” diye düşünüyoruz...
Resmi olarak hakları alınan bir film bile bu algının kurbanı olabiliyor.
Benim Dünyam filminin Hint filmi Black’in yeniden çevrimi olduğu başından beri söylendi.
Ne yapımcı, ne yönetmen, ne Uğur Yücel ne de Beren Saat bunu sakladı.
Sağır sultan duydu bu filmin ‘remake’ olduğunu...
Ne demek remake?
Bir filmin yeniden çevrilmesi demek.
Sahneler, diyaloglar, aksesuvarlar, hatta kamera açıları bile birebir aynıdır ‘remake’ filmlerde.
Mesela son olarak 2003 Kore filmi Old Boy’un ‘remake’ini yaptı Hollywood...
Kasım ayında gösterime girecek filmin yönetmeni de Spike Lee...
Fragmanı açın izleyin, orijinal Old Boy’un birebir aynısı.
Şimdi Amerika’da birileri kalkıp da “Old Boy’u çalmışlar” diye yaygara yapsa millet ağzını bırakıp poposuyla güler.
Uğur Yücel ve Beren Saat’in oynadığı Benim Dünyam da böyle, Black’in birebir aynısı.
Ortada bir çalıntı ya da hırsızlık yok, Hint filminin yapımcısına başvurulup ‘remake’ hakları alınmış filmin.
Bunu da saklamadılar, başından beri söylüyorlar.
Peki Black’in yönetmeni niye yangın yapıyor o zaman?
Muhtemelen yönetmenin sözcüsünün ya bu olaydan haberi yok ya da bu çıkan haberler palavra...
Türk sinemacılar filmin ‘remake’ olduğunu saklamamayı öğrendiler artık.
Çünkü remake film yapmak ne ayıp ne de hırsızlık...
Eylülde tatilin en iyi 10 yanı...
1- Okullar açıldığı için etrafta çocuk yoktur...
2- Hava bunaltmaz, sıcak havanın içinde tatlı tatlı bir serinlik vardır...
3- Terk edilmiş köpeklerle arkadaşlık yaparsın...
4- Güneşin altında deli gibi yanmazsın...
5- Cıs tak cıs tak müzik yerine gerçekten kafanı dinlersin...
6- Akşamları omuzlarına bir kazak alırsın...
7- Bomboş kumsalların tadını çıkarırsın...
8- Denizde dibe daldığında kışın yaklaştığını anlarsın...
9- Restoranlarda, kafelerde itiş kakış sıra beklemezsin...
10- Yalnızlığın keyfini çıkarırsın...
Bambaşka Yalıkavak...
Bundan beş-altı yıl önce Deniz Akkaya ve Kürşat Başar’la Bodrum Yalıkavak marinada yaz boyu Başka Yerde Yok’u çekmiştik.
O zamanlar marinanın sahibi Cefi Kamhi’ydi...
Ortada bir anfi tiyatro, 3-5 mağaza ve restoran vardı marinada...
Hafta sonu aynı yere gittim, müthiş bir değişim.
Mübariz Mansimov’un marinayı aldıktan sonra müthiş yatırım yaptığını biliyordum da bu kadarını beklemiyordum.
Birbirinden lüks tekneler (demirleyen yabancı tekne oranı yüzde 25’lere çıkmış), dünyanın her yerinden insanlar, İstanbul’da olmayan mağazalar...
Marinanın ucundaki eğlence adasında yaz boyu haberlerini okuduğumuz Billionaire’ler, Cipriani’ler, Nusr-et’ler...
Gerçekten söylendiği kadar varmış burası...
Bizim eskiden salaş bir balıkçı olarak bıraktığımız Balıkçı Sait bile bambaşka bir hale dönüşmüş.
Görüntü itibariyle Cannes’daki, Nice’teki marinalardan hiçbir eksiği yok...
Bizim Yalıkavak Marina, Palmarina olduktan sonra Fransız rivierasındaki benzerlerine dönüşmüş.
Eskiden Cefi Kamhi’nin evi olan koya tek katlı 17 odalı bir butik otel yapılmış, tek kelimeyle harika...
Yalıkavak Palmalife’tan sonra Mübariz Mansimov hem Türkiye’de hem yurt dışında marina yatırımlarına devam etmeye karar vermiş.
Türkiye’ye böyle tesisler kazandırmaya devam eder umarım...
Paylaş