Uçakta ayaklar havada!

Sonra Aras Bulut İynemli’nin, yeni dizisi “Çukur”un çekimleri sonrası pazartesi sabahı Paris’ten dönerken uçakta çıplak ayaklarını ön koltuğa uzatmış halde fotoğrafı çekildi.
Aleyna şımarıklıkla suçlandı...
Aras Bulut ise yolcular rahatsız olunca kabin memurlarının uyarısı üzerine bacaklarını uzattığı ön koltuktan indirmiş.
Belli Paris çekimlerinde çok yorulmuş ama durumu da abartmış Aras kardeşim.
Gördüm de, ön koltuğun tepesine ayak uzatanı görmemiştim.
Bu durumda havacılık uzmanı bizim Uğur Cebeci’den yardım istememiz şart oldu.
Uçakta çıplak ayak seyahat etmenin kuralları nedir anlat da bizim ünlüler öğrensinler...
Gerçi bu havacılıktan çok bir görgü kuralı ama olsun sen yine de anlat Uğur Abi.

Masanın altındaki ne?

Fotoğraf, Quality dergisinin 100’üncü sayısı için düzenlenen geceden.
Fotoğraftakiler soldan sağa: Tevfik Kavalcı, Hakan Altun, Sedat Günbaş, Polat Yağcı, Cengiz Kurtoğlu, Serkan Kaya, Abdullah Avcı ve Salih Gök.
Abdullah Hoca’yı saymazsak yapımcılar ve sanatçıların ağırlıkta olduğu bir masa.
Masanın üzerinde Red Bull enerji içeceği, buz kovası, soda, rakı bardağı falan var. Hiçbirinde alkol yok.
Ama o da ne? Masanın altından davetsiz bir misafir kafayı uzatmış fotoğraf karesine.

Bir içki şişesi...
Hemen sol baştaki Tevfik Kavalcı’nın ayaklarının dibinde duruyor.
Belli ki masada alkol tüketenler var ve genel eğilim olarak içki şişesi fotoğrafta görünmesin kararı çıkmış.
Masanın altına saklamışlar ama görünüyor işte...
İçkiyle fotoğraf vermek istemeyene de, içki içmeyene de sonsuz saygım var.
Ama öyle bir iklime sürüklendik ki sanki içkiyle görüntülenmek suç!
İnsanlar sosyal medyada bile paylaşırken çekiniyor artık.
Bu yüzden fotoğraf çekilirken hemen masaların altına iniyor içki şişeleri, hemen kadehler yok ediliyor.
İşte ben bunu samimiyetsiz buluyorum.
İçki içmemek kadar içki içmek de hak. Ama mahalle baskısı giderek içki iç ama gizli-saklı iç iklimi yaratıyor ki, bu da hiç güzel olmayan bu fotoğrafları ortaya çıkarıyor.
Ben yine de masadakilerin günahını almayayım.
İçlerinden Hakan Altun’un alkol kullandığını bildiğim için, şişeyi Hakan’ın üzerine yıkıp konuyu kapatayım.
Ya da en iyisi belki de soda şişesidir o deyip geçeyim...

Cem Yılmaz’dan kahkaha attıran Teoman sorusu

Cem Yılmaz geçen gece Ataşehir Das Das’ta dinlemeye gittiği Harun Tekin ve Koray Candemir’in sahnesine konuk oldu. Günlerdir orada yaptığı espriye gülüyorum... “Türk müzik hayatının bu kadar kıymetli insanlarıyla buluşmuşken merak ettiğim bir soruyu soracağım” dedi Cem Yılmaz. Sonra ekledi;
“Teoman’la babasının yaşının toplamı 54’tür.
Teoman, babasının öldüğü yaşta olduğuna göre...
Teoman’ın gerçekte müziği bırakması gereken yaş kaçtır?
Bunu bana bir Teoman şarkısıyla cevaplayınız.”
Daha ilk cümlede kahkahalar atmaya başlayan seyirci, son cümleye geldiğinde gülmekten yerlere yattı. Hepimiz Cem’in bu keskin zekasına hayran olmadık mı zaten... Yıllar geçmesine rağmen formundan bir şey kaybetmiyor olması toplumsal sağlığımız adına sevindirici.
Çünkü toplum olarak her zamankinden daha fazla gülmeye ihtiyacımız var.
Not: (Hurriyet.com.tr’deki sayfama videosunu koydum, gününüzü keyiflendirmek için izleyin.)

Hoş geldin Gonca

Kelebek’teki yeni kalemleri fark ediyorsunuzdur.
Yıllardır bizimle olan Sinem Vural, müzik yazıları yazmaya başladı bir süredir ve bence müthiş oldu.
Pek çok müzik haberini, yeni grubu, albümü ondan öğreniyorum artık.
Bende iki çocuk olduğu için zaten Tülay Demir Oktay’ın çocuklarla ilgili yazılarının hastasıydım, şimdi ünlülerle birlikte yetenek avcılığına çıkıyor.
Tülay Demir Oktay’ın uzman gözüyle yaptığı ünlü sohbetleri de çok başarılı.
Savaş Özbey’i anlatmama gerek yok; yıllardır hafta sonu eklerinden yazılarını, röportajlarını okuyorsunuz.
Geçen haftadan itibaren cuma günleri Kelebek’te de yazmaya başladı.
Gücümüze güç katacak Savaş.
Ve tabii Gonca Vuslateri... Bu yazı çizi işine girmesinde bir parça etkim vardır, kendisi de der, “Sen bulaştırdın beni bu işlere” diye...
O da dün başladı Kelebek’te yazmaya.
Hepimiz Meltem Cumbul’u eleştirirken o olaya başka bir pencereden bakarak Kelebek’te farklı bir göz olacağını ilk yazısında gösterdi.
Hepsine hoş geldin diyoruz ama içimizde en yenisi Gonca olduğu için, başlığı ona hoş geldin diyerek attım.