Paylaş
Herhalde ilk kullananlardan biriyim...
Akıllı telefona Uber uygulamasını indiriyorsunuz önce...
Sonra kredi kartı numaranızı vererek üye oluyorsunuz...
Gerisi kolay ve eğlenceli; uygulamayı telefonda açıyorsunuz ve araç çağır tuşuna basıyorsunuz.
Kaç dakikada geleceği, şoförün adı ve telefon numarası ekranda yazıyor.
Sizi alacak aracı harita üzerinden adım adım izliyorsunuz.
Mesela ben Cihangir’e çağırdım, gelene kadar şoförün üç defa yanlış sokaklara girdiğini gördüm, telefon açıp yol tarif ettim.
Bu da Türk işi Uber işte...
Sistem de yeni, şoförler de...
Sonunda araç geldi: Son model, ferah, tertemiz, çok şık bir Mercedes...
Kravatlı, temiz giyimli bir şoför...
Nişantaşı’na gidene kadar sohbet ettik.
Şoförler Uber’in kadrolu, sigortalı elemanı. Yani gittikleri kilometreye göre değil, şirketten aylık belli bir maaş alıyorlar.
Şu anda İstanbul’da Uber’in 12 tane son model Mercedes’i bulunuyor.
O yüzden her zaman araç bulabilmek mümkün değil. Hele bu yazıdan sonra daha da zor olacaktır.
Daha çok Etiler, Bebek, Taksim civarında hizmet veriyorlar.
Ben Nişantaşı’na gittim ve o kadar memnun kaldım ki, dönüşte yine Uber’den araç çağırdım.
Çünkü çok şık...
Özellikle yemeğe, düğüne, önemli bir toplantıya giderken mutlaka deneyin derim.
Çünkü işin en güzel yanı, inerken şoförle para alışverişinin olmaması...
Önceden sisteme kredi kartı numaranızı verdiğiniz için ücret otomatik olarak kartınızdan çekiliyor.
Gideceğiniz yere vardığınızda yapmanız gereken tek şey, teşekkür edip inmek...
Peki ucuz mu? Değil...
Normal taksiden yüzde 80-90 daha pahalı.
Cihangir-Nişantaşı arasına 29 lira ödedim, normal taksiyle 15 lira bu mesafe...
Değer mi? Vallahi değer...
“Denizde kum” durumunuz yoksa pahalı olduğu için her zaman kullanılmaz.
Ama dediğim gibi özel bir davete/toplantıya gidiyorsanız asla kaçmaz...
Bingo!
Dünya Kupası’yla ilgili bundan 11 gün önce 30 Haziran’da ne yazmıştım;
“Bu kupanın finalini Almanya-Arjantin oynar” demiştim...
Ben bunu yazdığımda daha grup maçları yeni bitmiş, 2’nci tur maçlarının ilki olan Brezilya-Şili maçı oynanmıştı sadece...
Üstelik sadece Almanya-Arjantin finalini değil, yarı final maçlarını da doğru tahmin ettim.
Aynen dediğim gibi Almanya-Brezilya ve Hollanda-Arjantin yarı finali oynadı.
Bana inanıp da o tarihte tüm bunlara bahis oynayan varsa, bir yemek ısmarlasın artık...
Aynı yazıda kupayı da Almanya’nın kazanacağını yazdım.
7-1’den sonra bundan şüphesi olan var mı?
Kendimi bu Dünya Kupası’nın Ahtapot Paul’ü ilan ediyorum!
Ekmek için Ekmeleddin
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kampanya sloganını kim, hangi ajans bulduysa tebrikler! Bundan kötüsü olamazdı...
Afişi, sloganı görünce 1970’lere mi döndük dedim...
Twitter çağına gelmişiz...
Reklamcılık, iletişim sektörü bambaşka bir yere gitmiş...
İnternet devrimi yaşanmış...
CHP ve MHP’nin bulduğu sloganlar, 70’lerin seçim afişleri kıvamında...
Ekmeleddin Hoca’nın yerinde olsam bu sloganı bulanı, bir ajanssa kapının önüne koyar...
Bir şahıssa herkesin önünde deşifre ederdim...
İletişim öğrencilerine ibret olsun diye...
Bize kapak oldu!
Türkiye’nin ilk gay dergisi GayMag, Murat Boz kapak olacak mı olmayacak mı tartışmalarıyla çıkmadan konuşulmuş...
Ertuğrul Özkök, “Ben kapak olur muyum” diyerek tartışmayı körüklemişti...
Acaba hangi ünlümüz ilk sayıya kapak olmaya cesaret edecek diye merakla beklerken, ağustosta çıkacak ilk sayının kapağını gönderdikleri bülten sayesinde öğrendik:
Mariah Carey...
Ne bizden biri... Ne de erkek...
Bu de bize kapak olsun!
Not: Bu arada Murat Boz dün yaptığı açıklamada “Derginin kapak teklifine evet demedim ama olumsuz da yaklaşmadım” dedi, belki ikinci sayıya...
Paylaş