Paylaş
Gazeteci katilini neden haber yapıyoruz diye ağlaşacaksan haberini yapma...
Haberini yapıyorsan da ağlaşma...
Bütün medya Ağca’nın peşinde ağzından bir laf alabilir miyiz diye koşuyor.
Bakın Korcan Karar bile stüdyoyu bırakmış yollarda Ağca kovalıyor, Ankara’dan İstanbul’a kadar arabayla takip etti Ağca’yı...
Köşe yazarları ise durumu eleştiriyor; gazeteci katiline bu kadar önem verilir mi diye...
Türk medyası pek çok konuda olduğu gibi Ağca meselesinde de ifratla tefrit arasında.
Neden takip edilmeyecekmiş Ağca?
Papa’yı vuran, gazeteci öldüren uluslararası şöhrette bir katil tahliye olacak medya bunu takip etmeyecek öyle mi?
İtalyan gazeteciler buraya gelip olayı takip ederken, İtalyan ve İngiliz gazeteleri konuya ilgi gösterirken Türk gazetecileri Ağca’nın tahliyesini görmezden mi gelseydi...
Ağca’nın tahliyesi haberdir ve televizyon, gazete muhabirlerinin Ağca’nın peşinden koşması normaldir.
Dolayısıyla köşe yazarlarının “utanıyoruz”, “rezalet”, “medyanın kara günü” gibi yakıştırmaları doğru değildir.
Ancak onların da haklı olduğu bir nokta var.
Ağca hiçbir zaman gençlere rol model olarak sunulacak biri değil, yüceltilecek, kutsanacak, gereğinden fazla önem atfedilecek biri hiç değil.
Günlerce gazete manşetlerine çıkacak, zırvalamaları tefrika haline getirilecek bir ilgiyi asla hak etmiyor.
Türk medyasının Ağca’yla imtihanında bu iki uç arasında orta yolu bulmak lazım.
Salla, salla...
Galatasaray, Neill’den sonra İngiltere’den bir futbolcu daha transfer etmeyi düşünüyor ya...
Spor basınımız Galatasaray’a gelecek oyuncuyla ilgili her gün yeni bir isim ortaya atıyor;
McCarthy, John Carew, Jo Alves, Dos Santos...
Bitmedi;
Louis Saha, Pavlyuchenko, Nistelrooy...
Devamı da var;
Ryan Babel, Benjani, Crouch, Amr Zaki...
Araya da ne olur ne olmaz diyerek Halil Altıntop ve Sercan Yıldırım’ı da katıyorlar.
Gelme olasılığı olan bütün futbolcuların isimlerini saydılar.
15-20 futbolcu ismi dolanıyor ortalıkta.
Bir transfer gerçekleştikten sonra da kalkıp diyecekler ki, “Biz yazmıştık, bizi okuyun önceden haberiniz olsun”...
Yahu yazmadığınız isim mi kaldı?
Bu kadar isim arasından birini tutturamazsanız ayıp zaten.
GÜLŞEN
Gülşen’le hiç tanışmamıştım, geçenlerde uzun uzun sohbet etme imkanımız oldu.
Sonra da Önsöz albümünü dinlemeye başladım...
Of Of’tan bu yana yapılmış en eğlenceli Gülşen şarkısı Önsöz’le tanıştım.
Ezberbozan’ı sevdim...
Bugüne kadar her albümüne bir Sezen Aksu cover’ı koyan Gülşen, bu kez Nazan Öncel’den Dillere Düşeceğiz’i söylemiş.
Şarkılarını kimseye vermeyen Nazan Öncel, bu kuralını Gülşen için bozmuş.
Gülşen de nefis söylemiş şarkıyı.
Eskiden de bazı şarkılarını severdim ama ben Gülşen’i bu albümle sevdim...
İşten atıldıysanız bu filmi izlemeyin...
George Clooney’in rol aldığı Aklı Havada (Up in the Air), Altın Küre’ye 6 dalda aday olacak bir film mi? Hiç değil.
Neyse ki sadece senaryo dalında Altın Küre kazandı...
Oscar’dan eli boş dönerse benim için hiç sürpriz olmayacak.
Film, Amerika’nın dört bir yanına uçup şirketlerdeki insanların işlerine son veren bir adamın hikâyesini anlatıyor.
Bütün hayatını bavuluna sığdırmış bir adam...
Bir nevi bizim Issız Adam; ayakları yere basmıyor, bağlanacağı bir ilişkiden ve aile kavramından sürekli kaçıyor.
Gün gelip birine bağlanmaya başlayınca da hayatı ters yüz oluyor.
Altı dalda ödül alacak bir film değil ama uçakları, seyahet etmeyi seven biri olarak ben Aklı Havada’yı sevdim.
Filmden en çok memnun olacaklar tabii yine Clooney hayranı kadınlar...
Bu adam formundan ve çekiciliğinden bir şey kaybetmiyor.
Filmin Türkçe adı da cuk oturmuş; hem Clooney’nin işi gereği aklı havada hem de ilişkileri gereği aklı bir karış havada.
Gidin;
Uçmayı seviyorsanız...
Clooney’i beğeniyorsanız...
Yalnız adam-aile temalarını seviyorsanız...
Gitmeyin;
Yükseklik fobiniz varsa...
Uçaklardan korkuyorsanız...
Yakın zamanda işten atıldıysanız...
Paylaş