TRT’nin verdiği paralar çok değil

Saygı Öztürk, cumartesi günü Gözcü’de TRT’de kime ne kadar para ödendiğinin listesini yayınladı.

‘TRT’nin elindeki personelin kadrini-kıymetini bilmediğini’ söyleyen Saygı Öztürk, ‘Dışarıdan yapılan programlara ‘Bu kadar para verilir mi’ demeye getiriyor.

Evet TRT’nin eleştirilecek çok yönü var ama en sonuncularından bir tanesi Saygı Öztürk’ün söylediği.

Öztürk’ün verdiği liste zaten bu konuda TRT’nin eleştirilecek bir yanı olmadığını gösteriyor.

Gün Başlıyor’u sunan İkbal Gürpınar, günde 500 milyondan ayda 10 milyar alıyormuş. Bence TRT’nin en iyi transferlerinden biri İkbal... Ciddi bir kadın izleyicisi var, hafta içi her gün iki saat canlı yayın yapıyor ve 10 milyar alıyor.

Faik Çetiner’in, program başına aldığı para 17 milyar 850 milyon. Ancak buna 10 kişilik ekibinin sigorta, maaş, yol, konaklama paraları dahil... Yani son derece normal.

Bunlar ‘fahiş’ olarak gösterilenler.

Bir de diğer örnekler var ki, gerçekten komik...

Yaptıkları programlar karşılığında Selim İleri haftada 750 milyon, Mehmet Barlas 500 milyon, Hilmi Yavuz 300 milyon, Enis Batur 750 milyon alıyor.

Şu saydığım kadroda 3 milyarın üzerinde maaş alan yok. Üstelik tüm bunlar brüt rakamlar. Televizyonculuktan bir parça anlayan herkes, sektörde bu rakamların ne kadar komik olduğunu bilir. Televizyona program yapmış biri olarak Saygı Öztürk’ün de bildiğinden şüphem yok.

Evet TRT büyük zararda. 2003 yılında 23 trilyon zarar eden TRT’nin, 2004 yılı zararı 126 trilyonu bulacak.

Rakamın büyümesindeki en büyük etken TRT’nin elektrik faturalarındaki payın 3.5’tan 2’ye indirilmesi.

Ancak buradan hareketle TRT’nin dışarıdan isimlere program yapmasını eleştirmek, elindeki kadroyla idare et demek televizyonculuğun ruhuna aykırı bir şey.

Ayrıca TRT’nin elinde bir tane daha Selim İleri, bir başka Mehmet Barlas daha var da bizim mi haberimiz yok...

Hiçbir ulusal kanal bu rakamlarla batmaz. TRT’nin asıl problemi 8.400 çalışanı, hantal yapısı ve yönetimin elini kolunu bağlayan TRT yasasıdır.

Düşünebiliyor musunuz, işini beğenmediğiniz ve çalışmak istemediğiniz birini bile işten çıkaramazsınız TRT’de.

Sadece görevden alırsınız, pasif bir göreve verirsiniz ama aynı maaşı almaya devam eder. TRT kadrosu 10’larca yıldır maaşını almaya devam eden bu tür şişkin kadrolarla doludur.

Ve o kadro, dışarıya yaptırılan programlara ne kadar çok para verildiğinin dırdırını yapmaktan ve o programlara zorluk çıkarmaktan başka bir işe yaramaz.

Dolayısıyla TRT yasası değişmedikçe, 40 yıl önceki özerk yapısına kavuşmadıkça bizim programcılara verilen üç-beş kuruşun peşine düşmemiz devede kulak kalacaktır.

Spacey’le sandviççide

O kadar sıradan bir sandviççiydi, o kadar erken bir saatti ki uzun süre karşımdakinin Kevin Spacey olduğuna inanamadım.

MGM’in 80. yılı nedeniyle Digitürk’le geçen hafta gittiğimiz Los Angeles’ın en ilginç sürpriziydi Spacey.

Beverly Hills’e yakın Westfield’ta sabah kahvaltısını yaparken Kevin Spacey’i ilk gören Mehmet Açar oldu. Fotoğraf makinasını kaptığım gibi soluğu yanında aldım.

Siyah gözlükleri, simsiyah takım elbisesi ve siyah tişörtüyle bildik çizgisindeydi. Sadece sabahın 10’unda bu kadar ‘janti’ olmasına şaşırdım.

Kelly’s Fudge Factory’de jambonlu, hardal soslu uyduruk bir sandviç hazırlatırken kendine, yönetmeliğini de yaptığı son filmi Beyond The Sea’nin çok iyi olduğunu, genelde erken kalktığını ve sabahları fotoğraf çektirmediğini söyledi.

Paparazzilik yapıp uzaktan fotoğrafını çekseydim tanışma fırsatım olmayacaktı. Tanıştım, fotoğrafını çekmeme izin vermedi...

Hangisi doğru acaba diye düşünürken, sandviçlerimizi aldık ayrıldık.
Yazarın Tüm Yazıları